İZMİRLE İLGİLİ BİLGİLER - İZMİR ÇİÇEKÇİLİK
Kapak: İzmir'de Karşıyaka'dan bir
görünüş.
|
|
|
|
|
izmir ili, eski çağların çeşitli uygarlıklarından
günümüze kadar gelen şehir kalıntılarının ve
buralardan çıkarılan değerli sanat eserlerinin eşsiz
bir zenginlikle yer aldığı tarihî bir bölgedir.
Ege Denizi kıyılarında gemilerin barınmalarına
elverişli limanıyla her çağda önemini kaybetmeyen il
merkezi, bugün de yurdumuzun, istanbul'dan sonra en
büyük ihracat limanıdır. Buna paralel olarak tarım
ve endüstri alanında sağlanan hızlı gelişmelerle
izmir ilinin Türkiye ekonomisindeki yeri çok
önemlidir. Dünyada bir eşi daha olmayan tarihî
zenginlikleri yanısıra Çeşme Plajları, Balçova
Kaplıcaları ve il merkezinin yanıbaşındaki Aliağa
Çiftliği gibi gezinti yerleriyle İzmir, yurdumuzda
turizm endüstrisinin hızla geliştiği bir bölgedir.
İZMİR İLİNİN TARİHİ
zmir
İli, bütün çevresiyle dünyanın en eski ve en ünlü
uygarlık-arının kurulduğu, çeşitli ulusların
yerleşip ortadan silindiği tarihî bir bölgedir.
Anadolu siyasî birliğinin ilk kurucuları olan
Hitit'lerin batı sınırları bugünkü- İzmir ilimizi de
içine alıyordu. Hitit İmpara-torluğu'nun dağılış
çağında bu topraklarda oturan İon'lar, İzmir (Smyrna),
Efes, (Ephesus) ve Millet (Miletos) gibi küçük şehir
devletleri kurdular (M. Ö. 11'inci yüzyıl), Kısa bir
süre içinde deniz ticaretiyle zenginleşen bu
şehirler, Anadolu içlerinde yer alan öteki
devletlerin iştahını çekmiş ve bunların yaptığı
akınlarla zaman-zaman vı-
|
|
|
ÎZMİR ADI NEREDEN GELİYOR?
«İzmir»
kelimesi, eski İon uygarlığı çağında ku- ] rulan bu
şehre verilen «Smyrna» adının Türk'ler tarafından
değişik bir biçimde söylenişidir. Eski çağların ünlü
Ephesus (Efes) şehrinin ya-1 kınlarında gelişen bu
şehir, zamanla «Smira», «Zimira», «Esmira» ve «İsmira»
biçimleriyle de anılmıştır. Ünlü Arap bilgini İbfi£~Batuta,
şehrin adım «Yezmir» biçimiyle yazmış ve Arap'lar
tarafından da böylece anılmıştır.
|
kıntılara uğramıştı. Böylece birçok çekişmeden sonra
bölge Lidya'lıların eline geçti (M. ö. 7'nci yüzyıl).
Bu çağda bir ara-k bütün Gediz Vâdisi'nin en işlek
merkezi niteliğini kazanan izmir, aynı durumdaki Foça
ile yarışmak durumunda kaldı. Ama çok geçmeden bütün
Anadolu'yu ele geçiren Pers (iran) imparatorluğu bu
bölgeyi de egemenliği altına aldı (M. û. 6'ncı yüzyıl).
İzmir,
bu saldırılar sırasında bir kere daha ağır yıkıntılara
uğradı. Pers'leri Anadolu'dan süren Makedonya
İmparatoru Büyük iskender'in İzmir şehrini yeniden kurup
onarmasıyta ilgili tarihî olay ise gördüğü bir rüyayla
bağdaştırılır. Bugünkü izmir şehrinin çekirdeği
durumunda olan bu şehrin agora (toplantı alanı), tiyatro
ve stadyum gibi önemli yapıları Pagos (Kadifekale Dağı)
üzerindeydi. BERGAMA KRALLIĞI Büyük iskender'in
ölümünden (M. Ö. 323) sonra Makedonya İmparatorluğu'nun
parçalanması üzerine kurulan birçok yeni devlet arasında
başkenti Pergamon (Bergama) şehrinde olan Bergama
Krallığı da vardı. Helenistik çağın (Büyük iskender'in
fetihleri sonunda Hindistan'a kadar yayılmış olan Yunan
Uygarlığı'nın Doğu Uygarlığıyla karışmasından doğan yeni
bir uygarlık ve tarih dönemi) en ünlü devletleri
arasında yer alan Bergama Krallığı (M. 0. 263-133),
bölgede 130 yıl sûren bir egemenlik kurdu. Bu çağdaki
Bergama şehri, 500 bin nüfusuyla dünyanın en büyük
kültür merkzelerinden biriydi. Bugünkü izmir toprak-larıyla
birlikte kuzeybatı Anadolu'dan Tuz Gölü'ne kadar yayılan
bir alanda Galatya.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İZMİR İÜ İLE İLGİLİ BAZI
RAKAMLAR
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
1.427.173 (1970 sayımına
göre)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İZMİR İLİNİN İDARİ
BÖLÜNÜŞÜ
|
|
|
|
|
BUCAK (Parantez içindekiler mah. veya köy
sayısıdır.)
|
|
|
|
|
Merkez (8), Buca (5), Cumaovası (18),
Değirmende-re (13), Güzelbahçe (7).
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Merkez (42), Göçbeyli (16), Yukarıbey (16).
Turanlı (20), Yuntdağ (12), Zeytindağ (15).
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Merkez (21), Çandarlı
(4).
|
|
|
|
|
Merkez (6), Yenifoça
(4).
|
|
|
|
|
Merkez (6), Küçükbahçe (4), |e Mordoğan (5).
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Merkez (26), Aliağa (10), Emiralem (14),
|
|
|
|
|
Merkez (36), Bademli (6), Beydağ (21),
Birgi (12), Kaymakçı (12). Ovakent (12)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Merkez (43), Boğaziçi (10), Gökçen (13).
|
|
|
|
|
Merkez (33), Dağkızılca
(7).
|
|
|
|
|
Merkez (13), Barbaros
(67).
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Her
yanı tarihî eserlerle kaplı izmir İlinde, dikkate değer
eserlerden birisi de Selçuk'taki Saint Jean
Kilisesi'dir.
|
|
|
Aşağı
Gediz vadisi ve İzmir şehri yörelerindeki geniş
bağlardan elde edilen çekirdeksiz üzüm, bütün dünya
pazarlarında aranan ve yurdumuza önemli döviz sağlayan
bir üründür.
İZMİR LİMANI
İzmir
iline, tarihî boyunca ekonomi ve ticaret alanında önemli
bir yer sağlayan etmenler .arasında şehrin son derece
elverişli bir limana sahip olmasının payı büyüktür.
Bugün de İstanbul'dan sonra yurdumuzun en büyük ihracat
limanı olan İzmir'e 17'nci yüzyıl ortalarında yılda 1000
gemi giriyordu. 20'nci yüzyılın başlangıcında izmir
limanına giren gemilerin tonajı yılda ortalama 3 milyon
tonu aşıyordu. Birinci Dünya Sa-vaşı'ndan sonra her
bakımdan gerileyip duraklayan bölgeyle birlikte
limandaki iş kapasitesi de daraldı. Cumhuriyet çağında
başlayan kalkınmalara paralel olarak İzmir limanı da
yeniden hareketlendi. 1950 yılında izmir limanına
uğrayan gemilerin tonajı 1 milyon 800 bine kadar
yükseldi. Bugün Türkiye ihracatının % 40'ı İzmir
limanından yapılır, izmir limanının bu derece önem
kazanmasında, şehri yurdumuzun iç merkezlerine bağlayan
demiryollarının da payı büyüktür. Bu demiryollarından
ilki 1866 yılında İzmir.-Aydın arasında döşenmiş,
sonradan Afyon'a kadar uzatılarak İç Anadolu'yla
bağlantı sağlanmıştır.
ULUSLARARASI İZMİR FUARI
Her
yııln 20 Ağustos-20 Eylül tarihleri arasında bir ay süre
ile açılan «Uluslararası İzmir Fuarı» nın da ilin
ekonomisi üzerinde sağladığı yarar çok önemlidir.
Yunanlıların izmir'den kaçarken (9 Eylül 1922) ateşe
verdikleri evlerin yerinde kurulan bugünkü uluslararası
fuar, 1927 yılında Karantina semtindeki Sanat Okulunda
açılan bir sergiyle başladı. 1933 yılında, Kültür Park
adıyla anılan bugünkü geniş alana getirilen sergi, her
yıl biraz daha geliştirilerek uluslararası bir değer
kazandı. Yerli ve yabancı firmaların katılmasıyla geniş
çapta alım-satımlara sahne olan fuarın izmir ili kadar
Türkiye ekonomisi üzerindeki değeri de büyüktür.
İZMİR İLİNDEKİ TARİHİ YERLER VE
ANITLAR
İzmir
ilimiz, eski uygarlık çağlarından kalao şehir
yıkıntıları, tapınaklar
ve sanat
eserlerinin eşsiz bir zenginlikle yer aldığı dünyanın en
ünlü ve
tarihî
bir bölgesidir. Bu şehir kalıntılarından en önemlisi,
İzmir'in Selçuk
ilçesine
3 km. uzaklıktaki Efes (Ephesus) şehridir.
İon
uygarlığı (M. Ö. 12'nci yüzyıl) çağının şehir
devletlerinden (site) biri
olan
Efes, eski çağlarda Kuşadası Körfezi üzerinde son derece
işlek bir
ticaret
limanıydı. Lidya'lılar tarafından yapılan ünlü «Kral
Yolu» (Ege ile
Mezopotamya arasındaki ticaret yolu) Efes'ten başlardı.
Binlerce
yıllık bir uygarlığın beşiği olan bu şehirdeki açıkhava
tiyatrosu
|
|
|
pek
ünlüdür. 66 basamaktan meydana gelen ve içine 24.500
kişi alan bu tiyatro, bütün Helenistik çağın en büyük
yapılarından biridir. Dünya'nın Yedi Harikası arasında
yer alan Artemis (Diana) tapınağı da Efes'te
bulunuyordu. Şehirde biri Yunanlıların, biri de
Roma'lıların olmak üzere iki «Agora» (toplantı alanı)
yer alıyordu. Kelsus Kitaplığı (M. O. 2'nci yüzyıl)
adıyla anılan ünlü yapı da bugün ayakta kalan
kalıntılarıyla değerli bir tarih eseridir. Efes
Arkeoloji Müzesi'nde yer alan değerli eserler arasında
Artemis (3.30 m. boyunda) ve Apollon heykelleri vardır.
Ama bütün bunların dışında Efes'e dünya çapında bir ün
sağlayan en önemli yapı, Panayakapulo'daki Meryem Ana
evidir. Hıristiyan Konsilince (Meclis) Meryem Ana'nın
(Hz. İsa'nın annesi) burada oturduğu ve burada öldüğü
resmen kabul edildikten sonra bu ev Hıristiyanların bir
haç yeri değerini kazanmıştır.
izmir
ilinin tarihî değeriyle ünlü yerlerinden birisi de
Bergama'dır. Bergama Kralları'nın başkenti olan bu
şehirdeki açıkhava tiyatrosu, Traianus, Athena, Hera,
Demeter tapınakları, bugün kalıntıları Berlin müzesine
taşınmış olan Zevs Tapınağı ve hepsinin biraraya
toplandığı Akropol pek ünlüdür, il merkezi İzmir
şehrinde son yıllarda meydana çıkarılan «İzmir Agorası»
ndan başka önemli tarihsel eserlere rastlanmaz. Şehirde
bir Lâtin kilisesinden cami durumuna getirilen Hisar
Camii ile 17'nci yüzyılda Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet
Paşanın yaptırdığı han, hamam köprü ve çeşmeler Osmanlı
Türkleri çağından kalma ve sanat değerleri pek yüksek
olmayan eserlerdir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Lycaonia,
Pamfilya, Karya ve Psidya bölgeleri bütünüyle bu
krallığın geniş sınırları içindeydi.
200 bin
cilt kitabın yer aldığı ünlü kitaplık, klâsik mimarlık
sanatının eşsiz ve üstün bir örneği olan «Bergama
Tapınağı» açıkhava tiyatrosu ve sayısız saraylarıyla
Bergama, iskenderiye'den sonra dünyanın en büyük
uygarlık merkeziydi. Zengin Bergama Krallığı, uzun süre
Roma İmparator-luğu'na bağlı bir devlet olarak yaşadı.
Kral Aristonikos I (M. ö. 133-130) un öldürülmesi
üzerine ülke. Roma egemenliğindeki eyaletlerden biri
durumuna geldi.
Yüzyıllarca sürenRoma yönetiminde kalan bölge, bu
imparatorluğun ikiye bölünmesi üzerine bütün Anadolu'yla
birlikte Doğu Roma (Bizans) İmpara-torluğu'nun payına
düştü (M. S. 395).
Müslüman
Arap'ların Anadolu'daki bütün Bizans şehirlerine
yaptıkları akınları İzmir yakınlarına kadar yayıldı (M.
S. 7'nci yüzyıl sonları). Ama her zaman sağlam kalmasına
önem verilen kaleyi düşüremeyen Arap'lar, şehre
giremediler.
Türk'lerin bütün Anadolu gibi izmir bölgesindeki
egemenlikleri de Kutal-mışoğlu Süleyman Şah'ın
fütuhatıyla başlar (1076). Şehrin yönetimini eline aian
Çaka Bey adında bir Türk komutanı, kısa bir süre içinde
meydana getirdiği kuvvetli bir donanmayla Midilli ve
Sakız Adaları'nı, Edremit (Adramytion)'i ele geçirdi
(1092). Çanakkale Boğazı içindeki Abidos'u da kuşatıp
Bizans'ı sıkıştırdığı sırada hileyle öldürüldü. Böylece
önemli bir tehlikeden kurtulan imparator Aleksis Komnen,
bir süre sonra kayınbiraderi Dukas'ın başında bulunduğu
kuvvetlerle İzmir'i geri aldı (1097). Bu olayın önemi,
anlaşma yoluyla bırakılan şehre giren Bizanslıların Türk
ve Hıristiyan 10.000 kişiyi kılıçtan geçirmiş olmasıdır.
Bundan sonra elden ele geçen izmir, Rodos
Şövalyelerinin bütün güçleriyle karşı koy-malarıyla
birlikte yine de Türk'lerin ileri hareketlerinde bir üs
olarak kullanıldı, istanbul'un (Bizans) Haçlıların
saldırısına uğraması (1024) üzerine başıboş bir durumda
kalan bütün Ege Bölgesiyle birlikte izmir'e de
Venedikliler ve Cenevizliler doldular. imparator Mihael
Paleolog, istanbul'u Haçlılardan geri aldıktan (1261)
sonra da Ceneviz ve Venediklilerin izmir çevresindeki
bağımsız durumları devam etti.
Bu
çağlarda her ne kadar Anadolu Selçuklu Devleti
dağılmışsa da yer yer kuvvetlenen bağımsız Türk
beylerinden biri olan Aydınoğlu Umur Bey, 223 yıllık bir
aradan sonra İzmir'i yeniden Türk egemenliği altına aldı
(1320). Ama çok geçmeden Haçlıların ordu ve
donanmalarıyla kuvvetlenen Rodos Şövalyeleri izmir'e bir
baskın yaparak Umur Bey'in donanmasıyla birlikte
tersanesini de yakıp «Aşağıkale» adı verilen hisarı ele
geçirdiler (28 Ekim 1344). Umur Bey'in şehit düştüğü bu
savaşta, şehir Türk'lerin elinde kaldıysa da «Aşağıkale»
deki şövalyeler bir türlü atılamadı. 59 yıl süren bu
bölünüşten ötürü şövalyelerin elinde kalan kesime halk
arasında «Gâvur izmir» denilmesi sonraları bile bir dil
alışkanlığı oldu. Bu dönemde Aydınoğulları Beyliği
bugünkü izmir ve Aydın illerinin bütün topraklarıyla
Manisa ve Denizli illerinin de birer bölümünü
kaplıyordu. Beyliğin Yıldırım Bayezit tarafından
ortadan kaldırılması (1390) üzerine «Müslüman İzmir»
diye anılan kesimiyle izmir de Osmanlı Türkleri'nin
genişleyen sınırlarına katıldı. Ama Yıldırım'ın Ankara
Meydan Savaşı'nda yenilmesi (1402) üzerine Ege'ye kadar
ilerleyen Timur, «Gâvur İzmir» diye anılan kesimdeki
Rodos Şövalyelerini ezerek bütün çevreyi Aydınoğulları'-na
bıraktı (1403). Bir süre sonra Yıldırım'ın oğullarından
Süleyman Çele-bi'den yardım gören Cüneyt Bey adındaki
bir başka Türk Beyi, Aydınoğul-ları'nı yenilgiye
uğratarak İzmir ve dolaylarını eline geçirdi (1406). Bu
olayların devam ettiği süre içinde kardeşlerini
(Yıldırım'ın öteki oğulları) yenilgiye uğratan ve
Anadolu'da dağılan Osmanlı Türk birliğini yeniden kuran
Mehmet I (Çelebi), Cüneyt Bey'in bağımsız yönetimine son
vererek bütün bu toprakları Türkiye'ye bağladı (1415).
Bununla birlikte Cüneyt Bey'in başvurduğu yeni
ayaklanmalar (1426) Murat II tarafından ve
Venediklilerin saldırıları da (1472) Fatih Sultan
Mehmet'in padişahlık yıllarında önlendikten sonradır ki
İzmir ve dolayları kesin bir güvenliğe kavuşabildi.
İmparatorluk çağında önce «Cezair-i Bahri Sefid»
(Akdeniz Adaları), daha sonra da Anadolu
Beylerbeylikleri'nin (Genel Valilik) sancak (il)
merkezlerinden birisi de İzmir'di. Tanzimattan (1839)
sonra İzmir yeni kurulan Aydın Vilâyeti (il)'nin merkezi
oldu. Türk yönetiminde, baş döndürücü bir hızla gelişen
ve imparatorluğun en seçkin valileri tarafından
yönetilen İzmir, Birinci Dünya Savaşı sonunda
Yunan'lılann saldırılarına uğradı (15 Mayıs 1919). Türk
Orduları'nın Mondros Mütarekesi'ne (30 Ekim 1918) göre
dağıtıldığı bir sırada yapılan bu saldırı karşısında
silâha sarılan izmir efeleri kahramanca çarpışmalar
yapmakla birlikte şehir ve bölge düşman eline geçti.
Atatürk'ün önderliğiyle başlayan Kurtuluş Savaşımız,
tarihin en şanlı zaferiyle sonuçlanmış, ilerleyen
ordularımız son düşman kalıntılarını da denize dökmüş,
(9 Eylül 1922) İzmir bir kere daha Türk egemenliğine
kavuşmanın mutluluğuna ermiştir. Üç yıl, üç ay ve 25 gün
izmir'de
|
kalan
Yunan, insanlık için birer yüz karası sayılacak sayısız
cinayetler işledikten sonra giderayak şehri ateşe
vermek soysuzluğunu da yapmaktan geri kalmadı. Düşmandan
ve yangından kurtarılan izmir, Cumhuriyet çağında
onarılıp geliştirilerek bugünkü modern çehresini aldı.
İZMİR İLİNİN COĞRAFYA
KONUMU VE DURUMU
İzmir,
Ege Bölgesi'nih Ege Bölümü'nde yer alan bir ilimizdir.
Toprakları doğuda Manisa, güneyde Aydın, kuzeyde
Balıkesir illeri, batıda ise Ege Denizi'yle çevrilidir.
Ege
Bölgesi'nin doğu - batı doğrultusunda ilerleyen dağlar
ve bunlar arasındaki çukur alanlar, İzmir İlinin
dikkati çeken yüzey biçimlerini meydana getirirler. İlin
en kuzeyindeki çukur alan, Bakırçay Ovası'dır. Bu ova,
kuzeydeki Madra Dağı (1339 m.) ile güneyindeki Yunt
Dağı (1.075) m.) arasında yer alır. Yunt Dağının
güneyinde ise Gediz Ovası uzanır. Bu ovanın Dumanlıdağ
ile Manisa Dağı arasında sıkışan batı kesimi Menemen
Boğazı'nı meydana getirir. Gediz Ovası'yla güneydeki
Küçük Menderes Ovası arasında devam eden Bozdağlar
(2.414 m.) bütün İzmir ilinin en yüksek dağ dizileridir.
İZMİR İLİNİN İKLİMİ
Akdeniz
ikliminin bütün özellikleri görülen izmir ilinde genel
olarak yazlar sıcak ve kurak; kışlar ılımlı geçer.
Kuzeyden güneye yöneldikçe sıcaklığın da adım adım
arttığı görülür. Dikili'de ortalama 16 ,5 derece olan
sıcaklık, ilin merkezi İzmir'de 17 ,5 dereceye çıkar.
Sıcaklığın 0 derecenin altına düştüğü günlerin sayısı
Dikili'de 13 gün iken İzmir'de 10 günü geçmez, ilin en
çok yağış alan kesimi 1.180 mm. ile Kemalpaşa'dır. Öbür
kesimlerin hiçbirisi 1.000 mm.'yi aşmaz. Bu oran, il
merkezi izmir'de 720 mm. dir. İzmir ikliminin anılmaya
değer bir başka özelliği de kavurucu yaz sıcaklarında
çevrenin tatlı bir rüzgârla serinlemesidir. Halk
arasında «imbat» adı verilen bu rüzgâr, çevredeki ısı
değişikliklerinden meydana gelen bir hava akımıdır.
İZMİR İLİNDEKİ AKARSULAR
Ege
Bölgesi'nin doğu - batı doğrultusunda akan üç akarsuyun
aşağı çığırları ve Ege Denizi'ne açılan ağızları İzmir
ili topraklarındadır. Bunlardan en kuzeydeki Bakırçay,
Soma ile Kınık arasında İzmir topraklarına girer. Daha
sonra Bergama'nın güneyinden geçerek Çandarlı Körfezinin
kuzeyinde meydana getirdiği bir deltayla denize
dökülür. Foça'nın güneyinden İzmir Körfezine dökülen
Gediz Nehri (Uzunluğu. 350 km.) eskiden Menemen
Boğazı'ndan geçtikten sonra güneybatıya yönelir ve izmir
Körfezi'nin çok sığ bir kıyısında denize ulaşırdı.
Körfezin dolma tehlikesiyle karşı karşıya kalınması
üzerine 1886 yılında açılan bir kanalla nehrin yatağı
değiştirilerek bugünkü yerine alındı. Manisa
sınırlarından izmir topraklarına giren Küçük Menderes
Nehri (Uzunluğu: 124 km.) Kiraz'ı geçtikten sonra batıya
yönelerek ödemiş ve Torbalı'nın güneyini"izler.
Buradan
kuzey-güney doğrultusunda ve Aydın Dağlarının batı
kesiminden geçerek Kuşadası Körfezi'nin kuzeyinde Ege
Denizi'ne dökülür, izmir ilinde önemli bir göl yoktur.
Bozdağlar üzerinde «Gölcük» adıyla anılan ve doğal
güzelliğiyle ünlü göl, turistik bir değer taşır.
Bakırçay ve Küçük Menderes'in ağızlarına yakın yörelerde
de önemsiz kıyı baraj gölleri vardır.
BİTKİ ÖRTÜSÜ
İzmir
ili, Ege Bölgesi'nin karakteristik bitkileri arasında
sayılan makilerle örtülüdür. Dağlık kesimler yer-yer
ormanlarla kaplıdır. Bergama'nın kuzeyindeki Kozak Dağı
ünlü «çam fıstığı» ağaçlarıyla kaplıdır.
EKONOMİ - ENDÜSTRİ -
TARIM
İzmir
ili, ekonomik yönden yurdumuzun bütün ticaret hayatını
etkileyen bir genişlik ve önemdedir. Endüstri
örgütlerinin büyük bir çoğunluğu il merkezi İzmir
şehrinde toplanmıştır. 20 ve daha çok işçi çalıştıran
atelye ve fabrikaların sayısı 200'den fazladır. Bunlar,
şehrin Halkapınar, Darağacı, Çınarlı, Mersinli ve
Bayraklı arasındaki kesimlerinde toplanmıştır. Başta
tekstil (dokuma) olmak üzere yağ, sabun, deri, un ve
makarna fabrikalarının sahaları her gün biraz daha
artmaktadır. Deri fabrikaları daha çok Kızılçullu
(Meles) Çayı'nın geçtiği kesimde toplanır. Son yıllarda
madenî eşya yapımı alanında da önemli gelişmeler
sağlanmıştır. İzmir, tarım yönünden de gelişmiş bir
ilimizdir. Tarım ürünleriyle birlikte endüstri
bitkilerinden pamuk ve tütün başta gelir. Gediz ve Küçük
Menderes vâdileriyle ödemiş-Tire arasındaki alanlar bu
ürünlerin yetiştirildiği en verimli topraklardır.
|
|
|
|
|
|
|
|