ANTALYA İLGİLİ BİLGİLER - ANTALYA ÇİÇEKÇİLİK
|
|
|
|
|
|
|
|
|
^Antalya, Akdeniz Bölgesinin
batı bölümünde bulunan bir ilimizdir. Güneyden
Akdeniz kıyıları ile çevrilmiş olan ili, doğuda
İçel, kuzey-doğuda Konya, kuzeyde İsparta ve
Burdur, batıda Muğla illeri
kuşatır. Yüzölçümü 20.591
km*., nüfusu 577.334'tür Nüfus yoğunluğu da kms.'ye
26 kişidir.
|
|
|
|
|
|
ANTALYA
ŞEHRİNİN
NÜFUSU
Antalya, 1970 yılında
Türkiye'nin, nüfus yönünden 16'ncı iliydi. İlk nüfus
sayımının yapıldığı 1927 yılında, ilin nüfusu 176.000
idi. Bundan sonra yapılan nüfus sayımlarında alınan
sonuçlar şöyledir:
1935'te 242.609, 1940'ta 256.366,
1950'de 311.442, 1955'te 357.568, 1960'ta 416130 ve
1970'de 577.334.
|
Akdeniz kıyısında ve Akdeniz
ikliminin etkisinde bulunan Antalya'da Ekim ve Kasım
aylarında denize girmek mümkündür.
Son derece güzel bir tabiat
çevresinin ortasında kurulmuş bu şirin ilimizin
kıyılarında deniz mevsimi Mart'ta başlar. Türkiye'nin]
portakal ve muz bahçesi diye de anılan Antalya ilinin ve
onun merkezi Antalya şehrinin bundan 2.000 yıl öncesine
kadar uzanan bir geçmişi vardır. Tarihin ilk çağlarında
bir süre korsan yatağı durumuna gelen bu sahil şehri
sonradan onarılmış, düzgün bir liman olmuştur. Bu
limanın onarılması M.O. 79 yılına rastlar. 0 çağda,
Antalya, Roma imparatorluğu'nun elinde bulunuyordu.
Daha sonra Antalya, Türk'lerin
eline geçinceye kadar uzun yıllar Bizans
imparatorluğu'na bağlı kaldı. Bu arada Vinci ve 2'nci
Haçlı Seferleri'nde Haçlılar, şehre iki kere saldırarak
yakıp yıktılar.
ANTALYA'NIN
TARİHİ
Antalya şehri. Bergama Yunan
Krallığından Romalılara geçti. Ama korsanlar, bütün bu
kıyıları egemenlikleri altında tutuyorlardı. Roma
İmparatorluğu, ancak M. Ö. 79 yılında egemenliğini
bütünüyle kurabildi. M. S. 395'te Roma İmparatorluğu
ikiye ayrılınca, Antalya ve çevresi de, bütün Anadolu
gibi, Bizins İmparatorluğu'nun payına düştü.
Halife Mütevekkil'in Türk amirali
Karin oğlu FazI, 860 yılında Antalya'yı aldı. Ama elinde
fazla tutamadı. Burası yeniden Bizans egemenliğine
geçti.
1071 Malazgirt zaferinden sonra bu
bölgeyi Anadolu Fatihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah'ın
komutasındaki Türk orduları aldı. Ama, Antalya kesin
olarak Türk'lerin elinde kalıncaya kadar birkaç kere
daha elden ele geçti.
Anadolu'nun Akdeniz üzerindeki bu
önemli limanını Sultan Gıyasettin Keyhusrev, Kıbrıs
Kralı'nın Bizans'a yardım etmesine rağmen. 1207'de kesin
olarak fethetti.
|
|
|
ANTALYA
İLİNİN
İDARÎ
BÖLÜNÜŞÜ
|
|
|
|
BUCAK (Parantez içindekiler
köy veya mahalle sayısıdır)
Merkez (12), Aksu (22), Çakırlar
(12),
Dağ (3), Döşemealtı (23), Kemer
(6).
Merkez (16), Cevizli (12), Geriş
(13),
Güzelsu (6), Aydınkent (5).
Merkez (47), Demirtaş (20).
Merkez (31), Akçay (11), Gülova
(8).
Merkez (15).
Merkez (37).
Merkez (14), Güzelbağ (12),
Köprülü (11).
Merkez (33), Kale (10), Kalkan
(17).
Merkez (25), Bozova (12),
Kızılcadağ (14).
Merkez (18), Altınkaya (7).
Merkez (58), Beşkonak (10),
Taşağıl (15).
Merkez (42), Gebiz (19).
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sultan İzettin Keykâvus, bir ara
Kıbrıs Kralı'nın baskınla ele geçirdiği şehri,
Frenk'lerden temizledi. Gerek Sultan Keykâvus, gerek
kardeşi Büyük Alâettin Keykubat, Antalya limanını
büyülttüler ve şehri onardılar.
Anadolu Selçuk Devleti'nin
Akdeniz'deki donanmasının en büyük üssü durumuna gelen
Antalya, bir amiralin yönetimine verildi. Sultan
Alâettin Keykubat, Alâiye'yi (Alanya) ele geçirince
Antalya, bu önemli limanın yanında ikinci dereceye
düşmedi. Aynı parlaklığını sürdürdü. Sultan Keykubat ve
ondan sonra başa geçen sultanlar, Alâiye'de olduğu
kadar, Antal-ya'daki saraylarında da kışı geçirmekten
hoşlanırlardı. Bundan ötürü şehir günden güne gelişti,
önem kazandı.
13'üncü yüzyılın sonlarına doğru,
Anadolu'da Türk Beyliklerinin kurulma-siyle Antalya ve
İsparta bölgesi, Hamidoğulları'nın eline geçti, önce
Selçukluların, sonra İlhanlıların egemenliğini kabul
eden ve onlara bağlanan Hamidoğulları 1300 yıllarına
yakın İsparta ve Antalya dallarına ayrıldılar. Bundan
sonra, Antalya dalına «Tekeoğulları» denmiş ve bu beylik
1300 - 1392 ile 1402 - 1423 yılları arasında 113 yıl
egemenliğini koruyabilmiştir.
Bu arada Antalya 1361'de Kıbrıs
Lâtin Krallığı'nın eline geçmiş ve bu krallık şehri 1373
yılına kadar elinde tutmuştur.
Tekeoğulları'nın ilk Bey'i Yunus
Bey, Hamid Devleti'nin kurucusu Hamid-oğlu İlyas Bey'in
oğluydu. 1392 yılında Yıldırım Bayezit, Antalya'yı aldı.
Ankara Savaşı'nda Timur'a yenilip
Osmanlı birliği parçalanınca Tekeoğulları tekrar
beyliklerini kurdular ama, Antalya Osmanlı'larda kaldı.
Tekeoğulları yalnız Korkuteli ve çevresinde saltanat
sürebildiler. 1423'te Korkuteli de Osmanlı'lara geçti.
Ve Tekeoğulları tarihe karıştı.
Antalya ili ve çevresine, yakın
çağlara kadar verilen «Teke» veya «Teke İli» adı bu
beylikten kalmıştır.
Antalya, Osmanlı İmparatorluğu
çağında, merkezi Kütahya'da olan «Anadolu
Beylerbeyliği»nin 14 sancağından birinin, «Teke
Sancağı»nın merkeziydi. Tanzimattan sonra Osmanlı idare
sisteminin değişmesi üzerine ■ Mutasarrıflık» durumuna
getirilen «Teke Sancağı», «Konya Eyaleti» ne bağlandı ve
bu eyaletin bir mutasarrıflığı oldu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan
sonra mutasarrıflıklara «vilâyet» adı verilince Antalya
il olarak ortaya çıktı.
ANTALYA İLİNİN COĞRAFYA DURUMU
Antalya ili, Akdeniz'deki Antalya
körfezinin kıyılarını kaplar. Yüzey şekilleri yönünden
Antalya, dağlık alanların geniş yer tuttuğu, buna
karşılık ovaların belirli yerlerde toplandığı bir
ilimizdir. Kıyılan boyunca koylar, doğal limanlar,
küçük adalar ve burunlar göze çarpar. En geniş yeri 30
km.'yi geçmeyen dar kıyı şeridi, kimi yerde dimdik yar,
kimi yerde denize kadar inen kumsallarla dağlar arasında
kalan ovalardan meydana gelmiştir. Ama Antalya
topraklarının belli başlı özelliği, bereketli topraklara
sahip Antalya ovası ve uçsuz bucaksız kumsallarıdır.
Toros dağlarının güneye bakan yamaçlarında da zengin
ormanlar bulunur.
Antalya topraklarında, büyük ovalar,
verimli vadiler, küçük göller, irili ufaklı akarsular,
sık ormanlar yanyanadır. İl topraklarının bölünüşü
şöyledir:
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
% 4 otlaklar
%
51
ormanlar
% 1 bataklıklar
%
19 ekime,
elverişsiz topraklar
%
25 her
türlü ekime elverişli topraklar.
ANTALYA'NIN
İKLİMİ
Toros Dağları'nın eteklerinden
itibaren ilin her kesiminde tam bir Akdeniz iklimi
görülür. Yazlar çok sıcak, kışlar ise ılıktır. Yazın
ortalama sıcaklık 28 - 32 derece arasındadır, öğle
saatlerinde ısının 40 derecenin üstüne çıktığı olur.
Ocak ayı ortalaması ise 10 derecedir. Kıyılara ve ovaya
kar düşmez. Hemen hemen hiç don olmaz. Yalnız kış ayları
boyunca bol ve sürekli yağmur yağar. Yağış olmadığı
günler hava açık ve güneşlidir. Gerilerde dağların
karlı doruklarıyla ovada portakal bahçeleri bu güneş
altında çok hoş bir görünüş meydana getirir. Yaz ve kış
yeşillik eksik olmaz.
ANTALYA'DA
TARIM
Antalya ilinde, Akdeniz iklimiyle
yayla iklimi birkaç kilometre ara ile birleşir. Bundan
ötürü, bir yönde Akdeniz ikliminin, öte yönde yayla
ikliminin bütün bitkileri yetişir. Orman ağaçlarından
ayrı olarak, 250 çeşit çiçek, 41 çeşit sebze, 36 çeşit
meyve bulunur. Meyvelerden, başta portakal ol-
|
mak üzere limon, mandalina, turunç,
muz, hurma Antalya'nın zenginliğini bütünler.
Pamuk, Antalya ovasının yetiştirdiği
ürünlerin başında gelir. Arpa, buğday, fasulye, nohut da
üretilir.
Antalya'da tarım oldukça modern
biçimde yapılmaktadır. Çok sayıda makine kullanılır.
Geniş dut bahçelerinde ipek böceği yetiştirilir. Toros
eteklerindeki yabanî zeytinliklerin aşılanmasıyla
zeytinciliğin önem kazanmasına çalışılmaktadır.
Antalya'da hayvancılık da büyük bir
yer tutar. Çok sayıda koyun, keçi ve
sığır beslenir.
ANTALYA
ORMANLARI
Antalya ilinin toprakları çok zengin
ormanlarla kaplıdır. Bu ormanların yayıldığı alan 946
bin hektarı bulur. Bazı yerlerde kıyılardan başlayıp
2600 m. yüksekliğe kadar sayısız biçim ve yeşillikte çam
çeşitleri görülür.
Dağların yamaçlarından yukarılara
çıkıldıkça, ardıç ve katran ağaçları başlar. Bu
ağaçlardan ayrı olarak Antalya ormanlarında, köknar,
meşe, dişbudak, karaağaç ve yabani zeytin ağaçları da
bulunur. Katran ve sedir ağaçlarının kerestesi çok
değerlidir. Tarihte bu ağaçların kerestesinden türlü
biçimde yararlanılmıştır. Eski çağlarda sedir ve katran
ağaçlarının
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
kerestesi gemi yapımında
kullanılırdı. İkinci Bayezit'in oğlu Şehzade Korkut,
Antalya'da Sancak Beyi olarak bulunduğu yıllarda, Hızır
Reis'le (Barbaros Hayrettin) dost olmuş ve onun bu
ormanlardan elde edilen kerestelerle 18 parça oturaklı
gemi yaptırmasını sağlamıştı. Barbaros da bu gemilerle
Akdeniz'e açılmıştı.
Selçuklular çağında Alâiye (Alanya
tersanesinde yapılan gemilere gerekli kereste de Antalya
ormanlarından sağlanmıştı. Selçuklu çağı mimarlık eseri
olarak Antalya ve çevresinde bugüne kadar sağlamlığını
koruyan binaların hatılları da bu ormanların
kerestesindendir.
Daha sonra Süveyş Kanalı'nın
açılmasında ve Mısır demiryollarının yapımında
kullanılan keresteler de hep bu ormanlardan
sağlanmıştır.
ANTALYA'NIN
AKARSULARI
Antalya toprakları içinden çıkan
veya geçen akarsuların sayısı 29'u bulur. Bu akarsuların
dört tanesi iç göllere, öbürleri Akdeniz'e dökülür.
Bunların çoğu küçüktür. Besleyici kaynaklardan yoksun
oldukları için yaz aylarında kururlar. En ünlüleri ve
büyükleri, Aksu, Köprü suyu, Karpuz çayı, Manavgat
ırmağı ve Düden çayıdır. Düden çayı, Acıbadem
yaylasından çıkar, Antalya ovasına kadar hızla akar,
sonra ovaya ulaşınca yavaşlar, arasıra
|
15.000 kişi alan Aspendos
tiyatrosu, yeryüzünde bugün sağlam kalmış 4 anfiteatrdan
biridir. Burada her yıl BELKIS FESTİVALİ
düzenlenmektedir.
toprak altına girerek kaybolur.
Şehrin yakınlarında yedi kola ayrılarak cavlan durumunda
Akdeniz'e dökülür. Bu çavlanların en yükseği 60 m.'dir.
Antalya ilinde büyüklü küçüklü 36 cavlan vardır.
ANTALYA'NIN
YOLLARI
Akdeniz bölgesi içinde demiryolunun
girmediği tek il Antalya'dır. Belli başlı ulaştırma
karayolları üzerinden yapılır. İlin merkezini en yakın
demiryolu istasyonu olan Burdur'a bağlayan karayolu
bunların en Önemlisidir.
Antalya'dan doğuya doğru uzanan ve
Serik-Manavgat-Alanya-Gazipaşa üzerinden iskenderun'a
kadar gidecek olan kıyı yolu bitmek üzeredir. Manavgat
doğusunda bu yoldan kuzeye ayrılan bir kol Akseki -
Beyşehir üzerinden geçerek Antalya'yı Konya'ya bağlar.
Antalya ilinin ulaştırması deniz yoluyla da sağlanır. İl
merkezinde bir de havaalanı vardır. Böylece, bu güzel
ilimiz hava yoluyla da birçok şehre bağlanır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ESKİ ÇAĞLARIN ÖNEMLİ ŞEHİRLERİ
ASPENDOS (BELKlî^^T^talya şehjrt^-^İ^^/
kuzey-doğusunda~, Serik kasabasının kuzeyinde, Köp-rü
çayının batısındadır Tarihî Belkıs şehrinin katıntıları
arasında ilk dikkati çeken- büyük açıkhava ti-
|
ystrosudur. 15.000 kişi alabilecek
büyüklükte olan bu tiyatronun birkaç katlı sahnesi ve
iki bölümden meydana gelen bir anfiteatrı ı/ardır. Üstün
güzellikte heykel ve işlemelerle süslü olan tiyatro,
bundan 1.800 yıl önce yapılmış olmasına rağmen dış
etkilerden çok zarar görmemiştir. Bugün, sahne,
anfiteatr ve galerileriyie ön yüzü ayakta durmaktadır.
SİDE — Antalya'nın 80 km. doğusunda,
Manavgat ilçesinin batısında Akdeniz kiyısındadır.
Yunan, Rq.-ma ve Bizans çağlarında Side, çok büyük bir
liman ve ticaret merkeziydi. Şehirde büyük bir açıkhava
tiyatrosu, hamam ve agora bulunmaktadır. Roma hamamı
bugün müze durumuna getirilmiştir. İçinde çok değerli
heykeller vardır.
|
PERGE —■Antalya'nın 18 km. kuzey -
doğusunda, Aksu | çayının batısındadır. Şehirdeki.
12.000 kişilik açıkhava tiyatrosu ile 'Ârtemis-tâpınağı
ünlüdür. KSANTOS — Muğla ili sınırı üzerinde bugünkü
Kınık yanındadır. Lidya'ltlar çağında kurulmuş olan Ksan-tos
kalıntıları bugün bile -ayakta durmaktadır. TERMESOS r-
-Antalya'mır 30 km. ey-bafısındâ, Boğaç suyu
yakınındadır:. Anti^Çağ'dân; kalma çok büyük bir kalesi
olan Termesos'un 4J20O kişilik bir de açıkhava-
tiyatrosu-vardır.
Antalya'nın Derme bucağındaki Noel
Baba Kilisesi de itin önemli tarihi! anıtları . arasında
yer .alır. Papa VI Pâojö'nun' Derme'yi Hıristiyanlar
için «Hac Yeri» olarak ilân etmesi, buranın önemini w
daha artırmı
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|