BURSA İLGİLİ BİLGİLER - BURSA ÇİÇEKÇİLİK
|
|
|
|
|
|
Osmanlı Türkleri Devleti'nin
ikinci başkenti olan ve o çağlardan kalma tarihî
eserlerin zengin-ligiyle Bursa, yurdumuzun en sevimli ve
en önemli İllerinden birisidir. Yeşil rengin binbir
değişiklik gösterdiği bir ovanın kenarında yayılıp
serpilen şehrin arkasında birdenbire yükselen Uludağ ve
yılın her mevsimini karlarla kaplı yüksek doruğu
dünyanın en ilginç tablosunu meydana getirir.
Verimli topraklarından tarım
ürünlerinin her çeşidiyle dünyanın en nefis meyvaları
elde edilen Bursa, yurdumuzdaki ipek endüstrisinin de
merkezidir. Eski çağlardanberi bilinen sayısız şifalı
kaplıcaları ve kış sporları için son derece elverişli
Uludağ, bütün il çevresine eşsiz bir turistik değer
kazandırırlar. Günün her saatinde, İstanbul gibi büyük
bir merkeze deniz, hava ve karayollarıyla bağlantılı
olması, Bursa'nın turistik değerini arttıran bir başka
özelliktir.
|
Bursa şehrinin kurucusu
(Bi-tinya) Krallan'ndan Prusias II (M.Ö. 2'nci
yüzyıl)'dıri
Şehir, eski çağlarda kurucusunun
adıyla bağdaştırılarak «Prusa» diye andırdı. Pru-sias'ı
şehri kurmaya yöneltenin ise Romalılarla yaptığı'
bitmez tükenmez savaşlar sonunda yenilerek Bitinya
Kralı'na sığman Kartacalı ünlü komutan Anibal olduğu
söylenir.
Bugünkü Bursa adı, «Prusa»
kelimesinin Türkler tarafından değişik bir ağızla
söyle*] nişinden başka bir anlam taşımadığı kesinlikle
ortaya çıkmıştır.
|
|
|
|
|
|
BURSA İLİNİN TARİHİ
Anadolu siyasî birliğinin kurucuları
olan Hitit'lerin imparatorluk sınırları bugünkü Bursa
ili topraklarını da içine alıyordu. (M. ö. 20-M.Ö.
12'nci yüzyıllar). Bu imparatorluğun çöküşünü izleyen
yüzyıllar içinde Frikya'-lılar (M. Ö. 12- M. Ö. 7'nci
yüzyıl), Lidya'lılar (M. Ö. 670- M. Ö. 547),
İran'lı Pers'ler (M. Ö. 555 - M. ö. 331)
Büyük İskender'in Makedonya İmparatorluğu (M. ö. 356 -
M. ö. 323) ve Bergama Krallığı (M. ö. 263 - M. ö. 133)
sırasıyla bölge üzerinde egemenlik kurdular.
Bergama'lılar çağında merkezi bugünkü izmit'te bulunan
bağımsız (Bitinya) Kralları da zaman zaman bu bölgeyi
ellerine geçirmişlerdi, işte bugünkü Bursa şehrinin ilk
kurucusu
|
(M.Ö. 2'nci yüzyıl) da Bitinya
krallarından Prusias ll'dir. Bergama Devleti'nin sona
ermesi üzerine' (M.Ö. 130) bölge, krallığın geri
kalan bütün topraklarıyla birlikte Roma.
İmparatorluğu'nun sınırları arasına katılmıştır.
Roma'nın Batı ve Doğu
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İmparatorlukları'na ayrılması (M. S.
395) üzerine bütün Anadolu'yla birlikte Bursa ve çevresi
de Bizans'ın payına düşmüştür.
Roma ve Bizans çağlarında Bursa ve
çevresi Bitinya Eyaletinin toprakları arasında yer
alıyordu. İmparator Justinianus (M. S. 6'ncı yüzyıl)
bütün Anadolu'yla birlikte Bursa şehrini de hızla
kalkındirdi. Şehirde birçok saray ve hamam kurdu. Ama
Hıristiyanlığın ünlü merkezlerinden biri olan İznik'in
(Nikaia) yanıbaşında yer alan Bursa yine de ikinci
derecede bir şehir olmaktan kurtulamadı.
Türklerin Bursa topraklarına
girişleri, Malazgirt Zaferi (1071) 'nden sonra
Kutalmışoğlu Süleyman Şah'ın birbirin iizleyen
fütuhatıyla gerçekleşmiştir (1080). Ama bu durum çok
sürmemiş, şehir Bizanslılar tarafından geri alınmıştır.
Bursa ve çevresinin kesinlikle Türk'lerin eline geçmesi
ancak 246 yıl sonra mümkün olmuştur.
Selçuklu Türk Hükümdarı Alâeddin
Keykubat I. (1219 . 1236) zamanında doğudan gelen ve
Oğuz'ların Kayı boyuna bağlı.Türk'lere bugünkü Söğüt
kasabası yöreleri «yurtluk» olarak (Daha önce Ankara'nın
kuzey batısındaki Karacadağ bölgesi) bağışlanmış,
başlarında bulunan Ertuğrul Bey ise Bizans'a karşı «Uç
Beylğii» ile görevlendirilmişti. Kısa bir süre içinde
Selçukklu hükümdarlarının güvenini kazanan Ertuğrul
Bey'in ölümü üzerine yerine oğlu Osman Bey geçti (1281).
Bu yıllarda gittikçe güçlerini kaybeden Selçuklu
hükümdarlarına karşı bağımsızlığını ilân eden (1299)
Osman Bey, ülkesine yeni yeni topraklar katarak Osmanlı
Türk Devleti'nin de kurucusu oldu. Osman Bey,
Karaca-hisar, inegöl, Bilecik ve Mudurnu gibi birçok
şehri ele geçirdi. Bizans'ın Anadolu'daki önemli
merkezlerinden birisi olan Bursa'yı ölümünden sonra oğlu
Orhan Bey (1281 -1362) fethetti (1326). Uzun bir
kuşatmadan sonra şehri teslim alan Orhan Bey, bu
sıralarda ölmüş bulunan babasının cenazesini ilk başkent
olan Söğüt'ten getirip (vasiyeti üzerine) ikinci kez
gömüldüğü Bursa'yı Osmanlı Türk Devleti'nin başkenti
yaptı. Orhan Beyin ve ondan sonra Osmanlı tahtına geçen
Murat I. (1326-1389] ve Yıldırım Bayezit (1360 -
1403)'ın yerli halka son derece iyi davranışlarıyla
Bursa hızla gelişti. Ya-nıbaşındaki tarihî İznik
(Nikaia) günden güne gerilerken Bursa, devletin en
önemli bir kültür merkezi durumunu aldı. Yıldırım
Bayezit Ankara Meydan Savaşı'nda yenilgisi (1402)
üzerine Bursa da Timur ordularının yağmalarına
uğramaktan kurtulamadı. Yakılan, yıkılan.şehirle
birlikte hükümdarların hazineleri de yok edildi. Bu
üzücü olaydan sonra bir süre de Yıldırım'ın oğulları
arasında geçen kargaşalık döneminde (Karışıklı Devri)
ağır zararlar gördü. Çelebi Mehmet'in (1413-1421)
Anadolu'daki Türk birliğini yeniden sağlamasından sonra
Edirne askerlik yönünden önemli bir merkez durumuna
getirilirken devletin ikinci başkenti durumunda kalan
Bursa da hızla onarılıyordu. Murad II (1404-1451)
zamanında iyiden iyiye genişleyen imparatorluk sınırları
içinde, savaş bölgelerinden uzak bir iç şehir durumunu
alan Bursa'nın nüfusu 100.000'i aşmış, dünyanın en ünlü
ipek sanayii merkezi durumuna ulaşmıştı.
|
BURSA İLİYLE İLGİLİ BAZI RAKAMLAR
|
|
|
Yüzölçümü
Nüfusu
Nüfus Yoğunluğu
|
11.043 km2.
847.884 (1970 sayımına göre)
KmVye 76 kişi
|
|
|
BURSA İLİNİN İDARÎ BÖLÜNÜŞÜ
|
|
|
İLÇE
NÜFUS
Merkez
379.484
|
BUCAK (Parantez
içindekiler mah. veya köy sayısıdır).
Merkez (43), Çalı (17), Demirtaş
(10), Görükle (17), Gürsü (44), Soğukpınar (9). Merkez
(21), Armutlu (6). Merkez (76), Tahtaköprü (20). Merkez
(40). Merkez (65). Merkez (37). Merkez
(23), Zeytinbağı (14). Merkez (55), Çaltılıbük (17),
Devecikonağı (20), Söğütalan (19). Merkez (51),
Büyük Orhan (46), Harmancık (26). Merkez (24).
Merkez (61).
|
|
|
Gemlik
İnegöl
İznik
Karacabey Keleş Mudanya
M. Kemal-Paşa.
Orhaneli
|
34.796
80.778
34.104 58.466
20.956
25.481
84.216
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Fatih'in Bizans İmparatorluğumu
ortadan kaldırması (1453) gibi büyük çapta tairhî bir
olay üzerine devletin merkezi de İstanbul'a alındı.
Böylece kalabalık halk kütlelerinin ve hemen bütün
bilginlerin İstanbul'a taşınmaları yüzünden Bursa gün
geçtikçe önemini kaybetmeye başladı. Fatih'in ölümünden
sonra tahta geçen Bayezit II'ye karşı ayaklanan Cem
Sultan bir aralık Bursa'ya girdi (1481). Hükümdarlığını
ilân eden Cem Sultan, kendi adına hutbe okutturup para
bastırdıysa da 18 gün sonra şehri terketmek zorunda
kaldı.
Bundan sonraki yüzyıllarda, Celâli
ve Abaza Hasan Paşa ayaklanmalarına sahne olan (17'nci
yüzyıl) Bursa, en büyük yıkıntıya 1855 depreminde
uğradı. Yıkılan tarihî anıt ve camilerin birçoğu
sonradan onarıldı. Osmanlı İmparatorluğu çağında merkezi
Kütahya'da bulunan Anadolu Beylerbeyliği (Genel
Valilik)'ne bağlı 14 sancaktan birisi de bugünkü Bursa
şehriydi. Daha sonraki yüzyıllarda yapılan çeşitli idarî
değişikliklerden sonra kurulan geniş sınırlı
Hüdavendigâr (Murat l'in adıyla bağlantı kurularak)
ilinin merkezi Bursa oldu (1867).
Yakın tarihimizde Bursa ile ilgili
en önemli olay, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra
yurdumuza saldıran Yunan'lıların, bu güzel şehrimizi de
ele geçirmeleridir (9 Temmuz 1920). Bu üzücü olay
karşısında halkımızın duygularına paralel olarak Büyük
Millet Meclisi'nin Başkanlık kürsüsü üzerine çekilen
siyah örtü, 2 yıl, 2 ay ve 2 gün yerinde kaldı. Kurtuluş
Savaşı'mızla sağlanan büyük zafer üzerine kahraman
ordularımız Bursa'ya girdikleri gün (12 Eylül 1922)
Büyük Millet Meclisi'ndeki siyah örtünün yerini
ay-yıl-dızlı şanlı bayrağımız almıştır.
BURSA İLİNİN COĞRAFYA KONUMU
VE DURUMU
Bursa ilinin büyük bir parçası,
Marmara Bölgesi'nin Güney Marmara böl. lümünde yer alır.
İlin kuzey kesimi Marmara Denizi'yle kuşatılmıştır.
Kuzeydoğu kesiminde İstanbul iline bağlı Yalova, Kocaeli
iline bağlı Ka-
|
ramürsel ve Gölcük ilçeleri yer
alır. Doğuda Bilecik, güneyde Kütahya, batıda Balıkesir
illeriyle sınırlıdır.
Bursa ili toprakları bütün Marmara
Bölgesi'nde raslandığı gibi doğu-batı doğrultusunda
birbirini izleyen birçok çukurluktan meydana gelir. İlin
kuzey kesimindeki Gemlik Körfezi'yle İznik Gölü
arasındaki çukurluk bunların en önemlisidir. Ulubat
(Apolyont) Golüyle Bursa, Yenişehir ve İnegöl ovaları
ise öteki çukurlukları meydana getirir. Bu alanlar,
yükseklikleri çok olmayan eşiklerle birbirlerinden
ayrılırlar, ilin kuzey kesiminde Samanlı Dağı, Gemiç
Dağı (1283 m.) ve Katırlı Dağı (1295 m.) yer alır. Bursa
Ovası'nın güneyinde ise Marmara Bölgesi'nin en yüksek
kütlesi durumunda olan Uludağ (2543 m.) yükselir.
BURSA İLİNİN İKLİMİ
Bursa ili genellikle Akdeniz
ikliminin etkisi altındadır. Ama bu iklim, Ege Bölgesi
kadar sıcak olmayıp daha ılımlıdır. Ovanın güney
kesimindeki il merkezinde en sıcak ay ortalaması 24°,2
derece, en soğuk ortalaması ise 5°,4 derecedir.
Yıllık ortalama sıcaklık ise 14°,4 derecedir. İlin
yıllık yağış ortalaması 725 mm. dir. En çok yağışlı
günler kış ayları içindedir.
BİTKİ ÖRTÜSÜ
İlin Marmara Denizi kıyılarındaki
alçak yereyleri, bodur ağaçlar durumundaki Akdeniz
makileriyle kaplıdır. Güney kesimindeki Uludağ etekleri
ise 1000 metreye kadar yayvan yapraklı ağaçlarla
örtülüdür. Bu yükseltiden başlayan iğne yapraklı bitki
örtüsü dağın 1800-1900 m. yüksekliklerine kadar devam
eder.
BURSA İLİNİN AKARSULAR!
İlin en önemli akarsuyu, Bursa
Ovası'nı sulayan Nilüfer Çayı'dır. Ulu-
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
J — — —-— — — — — _ —mim.
—" — — 3. — — J. —— -Ö
|
|
|
|
dağ'dan çıkan ve birçok kolla
beslenen bu akarsu, Susurlu Çayı'yla birleştikten sonra
Marmara Denizi'ne dökülür. İnegöl ve Yenişehir Ovaları'-ndan
geçen Kocasu ise Sakarya Nerhi'yle Karadeniz'e akar. İl
çevresindeki İznik Gölü (298 km.2)
yurdumuzun beşinci büyük gölüdür. Bu gölün artan suları
Garsak Suylu yoluyla Gemlik Körfezi'ne akar. Ulubat (Apolyont)
Gölü (134 km2) Bursa ilinin ikinci büyük
gölüdür. Bunlardan başka Uludağ üzerinde de Karagöl,
Aynalı Göl ve Kilimli Göl adlarıyla anılan küçük buzul
gölleri vardır.
EKONOMİ — TARIM — HAYVANCILIK
Bursa, eski çağlardanberi ipek
böcekçiliğinin geliştiği bir ilimizdir. Yurdumuzda ipek
böcekçiliği yapan 2530 köyden 50'si Bursa ili sınırları
içindedir. Bir başka deyimle yurdumuzda ipek böcekçiliği
yapan 60.370 ailenin 1/4'ü yani 18.655'i Bursa'dadır.
Bundan Ötürü Bursa ilinde ipekli dokumacılığı çok
gelişmiştir.
Sunî İpek ve Viskoz Fabrikaları'yla
iki büyük otomobil fabrikası (Murat ve Renault) en
önemli endüstri kurumlarıdır. Bu arada, havlu
dokumacılığı yanısıra dericilikte tuğla, kiremit, araba
ve karoseri (otobüs kaassı) yapımı, her çeşit çakı,
bıçak ve hediyelik eşya işleri geliştirilmiş bir
durumdadır.
Bursa ili, tarım yönünden de zengin
ve vermili topraklara sahiptir. İnegöl, Karacabey ve
Yenişehir Ovaları'nda 80,000 hektar civarındaki
tarlalara ekilen tohumdan 146.000 ton buğday elde
edilmiştir (1971 yılına göre). Bursa Ovası ise ayçiçeği
ve tütün gibi endüstri bitkilerinin yetiştiği verimli
topraklardır. Gemlik Körfezi kıyılarıyla Mudanya -
Tirilye arasındaki kıyı şeridi üzerinde yurdumuzun en
nefîs sofralık zeytinleri elde edilir. Sebzecilik ve
meyvacılık ta Bursa'nın birinci derecede önemli bir
gelir kaynağıdır. Başta Bursa'nın ünlü şeftalisi olmak
üzere elde edilen kestane, kiraz, vişne ve ayva gibi
meyvalar büyük merkezlere gönderilir. Nefîs Bursa
şeftalileri son yıllarda turfanda olarak ve konserve
edilerek yabancı ülkelere de satılmaya başlanmıştır.
Hayvancılık alanında Bursa, Merinos, koyunlarıyla
ünlüdür. Karacabey Harası'nın bu alandaki üretimin ıslah
ve geliştirilmesindeki payı pek büyüktür.
BURSA İLİNDEKİ TARİHÎ ANIT VE
YAPILAR
Osmanlı Türk Devleti'nin kuruluş
çağıyla ilgili en -önemli eserler, imparatorluğun büyük
başkenti Bursa'da yer alır. Şehri fetheden (1326) Orhan
Gazi (Saltanatı: 1324-1362), kendi adıyla anılan ve
sonradan onarılan ilk camiin de kurucusudur.
Çekirge'deki Murat I. (Saltanatı: 1360.1389) Camii ise
camiyle medresenin bağdaştırılmasından meydana getirilen
bir yapıdır. Ama Bursa'da bu çağlardan kalan en ünlü
eserler muhakkak ki Yıldırım Bayezit (1389-1402)
tarafından yaptırılan iki camidir. Yıldırım Bayezit'in
hükümdarlık yıllarında başlanılan (1395) cami, sonradan
oğlu Mehmet I tarafından bitirilmiştir. 49X45 m.
çapındaki bu camiin 16 köşeli şadırva-nıyla eşsiz değer
taşıyan elyazmaları pek ünlüdür. Yıldırım'ın ikinci
eseri, şehrin doğu kesiminde kendi adıyla anılan
camidir. Sağlığında yarıda kalan bu camii de
oğullarından Musa Çelebi bitirmiştir. Mermer işçiliği
yönünden değerli bir sanat eseri olan bu cami, 1855
depreminden sonra onarılmıştır. Yıldırım'ın oğlu Mehmet
I (Saltanatı: 1413-1421) adına Hacı ivaz Bey tarafından
yaptırılan Yeşil Cami ise Bursa'nın en ünlü yapısıdır.
Duvarları 2 m. yüksekliğe kadar altışar köşeli yeşil ve
mavi renkli çinilerle kaplıdır. Bu çiniler ve 15 m.
yükseklikteki çinili mihrabıyla bu cami, dünya sanat
eserleri arasında üstün bir değer taşır. Fatih'in babası
Murat II (Saltanatı: 1421 • 1451) tarafından yaptırılan
(1447) Muradiye Camii de çinilerinin güzelliğiyle ünlü
bir eserdir. Bursa'da padişahların yaptırdıklarından
ayrı olarak sayılamayacak kadar çok cami vardır.
Bunların en ünlülerinden biri, tanınmış Türk'
bilginlerinden ve Yıldırım'ın damadı Emir Sul-tan'ın
kendi adıyla anılan camiidir.
Bursa'da bu ünlü camilerin yanısıra
Osman Gazi, Orhan Gazi, Murat I, Bayezit I, Mehmet I ve
Murat II gibi padişahlarla Fatih'in şehzadelerinden
Mustafa ve Cem Sultan'ın türbeleri de yer alır. Bunlar
arasında «Yeşil Türbe» adıyla anılan Mehmet I türbesi,
yeşil rengin çinicilik sanatında ulaştığı ölümsüzlüğün
üstün bir anıtı değerindedir.
|
|
|
Bütün duvar ve süslemeleri yeşil
ve mavi çinilerin renk ahengiyle
|
|
|
dünyanın ünlü sanat eserleri
arasında üstün yer alan Çelebi Mehmet Vin «Yeşil Türbe»
adıyla anılan türbesinin iç görünüşü.
|
|
|
ULUDAĞ
Tarihî Bursa şehriyle bütün Marmara
Bölgesi'nin en yüksek doruğunu çizen Uludağ, dünyanın
hiçbir yerinde eşine rastlanmayan bir güzellik tablosu
çizerler. Ovada başlayıp düzenli ve tatlı bir meyille
yükselen bu kocaman kütlenin uzaktan görünüşü son
derece gözalıcıdır. Karatepe'de 2543 metreyi bulan
başdöndürücü yükseklik, beyaz kar yığınları, yeşil çam
ormanları ve pırıl pırıl güneş ışınlarının kaynaştığı
bir masal dünyasını, andırır.
Eski çağlarda «Olimpos» adıyla
anılan bu dağ, Türk egemenliğine baş eğdiği yıllara
(1326) kadar Hıristiyan keşişlerinin (rahiplerinin)
barındıkları manastırla ünlüydü. Bundan ötürü Osmanlı
Türkleri, Marmara Bölgesi'nin bu kocaman kütlesine
«Keşiş Dağı» adını verirlerdi. Keşiş Dağı, Cumhuriyet
çağında kesinlikle «Uludağ» adını aldı (1925). Kuzeybatı
- güneydoğu doğrultusunda olan Uludağ'ın Bursa Ovası'na
bakan kuzey yanı, tatlı bir eğimle yükselir. Orhaneli
.yönündeki güney yüzü ise dik bir duvar biçimindedir.
Uludağ'ın kuzey yüzünde Sarı-alan, Kirazlı, Sobran ve
Kadı yaylaları yer alır. Dağın taban uzunluğu 40 km.,
genişliği ise (Bursa Ovası'yla Nilüfer Çayı'nın yukarı
çığırı arasında) 15-20 km. kadardır.
Uludağ, kış aylarında doğruğundan
yamaçlarına kadar uzayan kar yığınlarıyla kış sporları
için son derece elverişlidir. Dağın çeşitli
kesimlerinde otel ve moteller bulunduğu gibi son
yıllarda işletmeye açılan «Teleferik» tesisleriyle
tırmanma güçlükleri de ortadan kaldı, rılmıştır.
|
|