KAYSERİ İLGİLİ BİLGİLER - KAYSERİ ÇİÇEKÇİLİK
|
|
|
|
|
|
|
Kapak: Karli tepeleriyle heybetli
bir görünüşü olan Erciyeş, Kayseri'ye ayrı bir güzellik
verir.
|
|
|
|
|
|
|
|
KAYSERİ ADI NEREDEN GELİYOR?
Bugünkü Kayseri şehrinin 2 km.
güney-ba-tısında «Mazaca» ya da «Eusobia» adlarıyla
anılan eski çağların ünlü bir ticaret merkezi vardır.
Bu adın Kapadokya Krallan'ndan Mosoch'un adıyla
bağlantılı olduğu kabul edilir. Kapadokya'yı bir Roma
eyaleti durumuna getiren İmparator Tiberius, büyük Roma
İmparatoru Augustus'a bir saygı görevinde bulunmak
amacıyla şehre «Caesa-rea» adını verdi. O çağlarda
Roma'lılann Doğu Roma, Kuzey Afrika ve İspanya'da
«Kayserin Şehri» anlammda «Caesarea» diye andıkları 17
şehir daha vardı. Araplar bu şehre «Kayseriya» Türkler
«Eskişehir» derlerdi. Osmanlı Türkleri çağında resmî
yazılarda Arap'lara uyularak «Kayseriye» diye geçen
şehrin adı, Cumhuriyetin ilânından sonra halk arasında
yaygın olan deyişle «Kayseri» biçiminde kesinleşti.
|
|
|
|
|
|
Geniş bir yaylanın, ortasında,
kocaman kütlesi ve keskin çizgileriyle birden yükselen
Erciyeş Dağı'nın yer aldığı topraklar, Kayseri İlimizin
sınırları içindedir. Coğrafya yönünden taşıdığı bu
ilginç durumun yanısıra çok eski çağlara kadar
derinleşen zengin tarihiyle Kayseri, yurdumuzun en
önemli illerinden biridir. Eski çağlar-
|
danberi birçok işlek yol
kavşağının üzerinde bulunan Kayseri, yüzyıllar boyunca
bütün İç Anadolu'nun en canlı bir ticaret merkezi
durumunda kalmıştır. Bugün de bu özelliğinden birşey
kaybetmemiş olan şehir, iş ve ticaret yeteneği kuşaktan
kuşağa geçen uyanık, zeki ve çalışkan insanların
yaşadığı bir ilimiz olarak ünlüdür.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
gerçekten de: «Okuma, yazma
bilmiyorum, ama Kayseri'Uyim!» ekerlemesinde görülen
zarif taşlamayla halkımız, bu sevimli inanların zekâ ve
becerikliliklerini pek güzel değerlendirmiştir, lugün de
ticaret, sanayi ve tarım alanlarında önemli bir yeri
bu-unan Kayseri, gün geçtikçe geliştirilen nefis
pastırma ve sucuk-arıyla yurt sınırlarını aşan bir üne
sahiptir.
İelçuklu Türkleri çağından kalan
eserler yönünden, Konya'dan onra eti zengin şehrimiz
Kayseri'dir. Tarihî anıtların yanısıra son ıllarda
meydana getirilen yapılar ve acıtan geniş caddelerle
şehir nodern bir çehre kazanmıştır.
i'arihî değeri, zengin folkloru
ve kış sporları için son derece elve-işli olan Erciyeş
Dağı'yla Kayseri, turistik yönden parlak geleceğe sahip
bir ilimizdir.
|
yenilgiye uğradılar (1277). Ama
Sultan Baybars birkaç gün sonra tekrar ordusuyla
çekilip gidince Kayseri, yeniden ilhanlı'lar adına Genel
Valileri Eretna Bey tarafından ele geçirildi (1343).
Şehir bu devletin Sivas'tan sonra ikinci başkenti
durumuna getirildi. Kayseri ve dolayları, Kadı
Burhanettin'in bir savaşta ölmesiyle Osmanlı Hükümdarı
Sultan Bayezİt I (Yıldırım) tarafından fethedildi
(1398), Timur'un Ankara Meydan Savaşı'nda Yıldırım
Bayezit'i yenmesinden (1402) sonra Kayseri,
Karamanoğulları, Mısır - Suriye Türk - Memlûk Devleti ve
Dulkadıroğulları arasında birçok defa el değiştirdi.
Sonunda Sâfevî Hükümdarı Şah İsmail'i ağır bir yenilgiye
uğratan Yavuz Sultan Selim, Çaldıran dönüşünde birçok
doğu ve güney iliyle birlikte Kayseri'yi de kesinlikle
Osmanlı İmparatörluğu'na. kattı (1515). Kayseri'de bu
tarihten sonraki en önemli olaylar, Karayazıcı Halim
adıyla anılan «Celâli (haydut) İsyanı» (1600) ile Abaza
Hasan kuvvetlerinin ayaklanmasıdır (1624). Her iki olay
da çetin çarpışmalardan sonra hükümet kuvvetleri
tarafından güçlükle bastırılabildi. Osmanıl Türkleri
çağında, Konya Beylerbeyliği (geniş sınır ve yetkili
iD'nin yedi sancağından birisi olan Kayseri,
Tanzimat'tan sonra Ankara Eyaleti'ne bağlandı.
Cumhuriyettin ilânından sonra bütün sancaklar (İl ve
ilçe arasında idarî kuruluşlar) il kuruluşuna
getirilince Kayseri de aynı adla anılan ilin merkezi
oldu.
KAYSERİ İLİNİN COĞRAFYA KONUMU VE
DURUMU
Kayseri, İç Anadolu Bölgesi'nin
Kızılırmak bölümünde yer alan bir ilimizdir. Toprakları
kuzey - doğu ve doğuda Sivas, güney - doğuda Maraş,
güneyde Adana, batıda Niğde ve Nevşehir, kuzeyde Yozgat
illeriyle sınırlıdır.
İlin derin vadilerle yarılmış yüksek
yaylalarında dağ kütleleri ve sıradağlar göze çarpar.
Bu dağ kütlelerinin en önemlisi bütün İç Anadolu'nun en
yüksek noktası durumunda olan Erciyeş Dağı (3917
m.)'dır. 3800 km2.'-lik bir alanı kaplayan ve
tabanı 72 km. çapında kocaman bir daire biçiminde olan
bu kütle, kuzey - batı, güney - doğu doğrultusunda alçak
bir alanla iki bölüme ayrılır. Tekir Yaylası diye anılan
bu alçak alanın doğusunda kalan bölümü Koç Dağı,
batısındaki ise Erciyeş'tir. Sönmüş bir yanardağ olan
Erciyeş üzerinde buzul aşındırmalarıyla meydana gelen
izlere rastlanır. Bugün bile küçük çapta bir buzul
yığınıyla Erciyeş, yurdumuzun en ilginç dağlarından
birisidir. Jeolojik yapısıyla bazalt ve andezitlerden
meydana gelen kütle içinde kum ve tüfler de yer yer göze
çarpan maddelerdir.
Erciyeş kütlesinin kuzeyinde Kayseri
Ovası, güneyinde Develi Ovası yer alır. 1.400 - 1.500 m.
yükseklikte bulunan bu düzlükler, Kızılırmak ve
kollarının açtığı derin vadilerle kaplıdır. Develi Ovası
kesiminde bataklıklara rastlanır. Sultan Sazlığı adıyla
anılan yer, bu bataklıkların en genişlerinden birisidir.
İlin doğu ve güney - doğu kesimleri
Uzun Yayla'ya kadar devam eden Korumaz ve Hınzır
Sıradağları'yla, kuşatımlıştır. Çörünşek Yöresi adıyla
anılan çukur alan, bu dağları paralelleri olan Köşkerli
ve Kepekli Dağ-ları'ndan ayırır, ilin daha güney - doğu
kesiminde ise Samantı yöresini izleyen Toroslar yer
alır.
KAYSERİ İLİNİN İKLİMİ
Orman örtüsü bakımından çok zayıf
olan Kayseri ilinde genellikle step (bozkır) iklimi
yaygındır. Yazlar sıcak ve kurak; kışlar ise soğuk ve
karlı geçer. İl merkezinde yıllık sıcaklık ortalaması
10,3 derecedir. Yaz ve kış ayları arasında büyük
sıcaklık farkları göze çarpan Kayseri ilinde yıllık
yağış tutarı 367 mm.'dir.
İLİN AKARSULARI
Kayseri ilinin en önemli akarsuları
Kızılırmak'la Seyhan Nehrine kansan Samantı Çayı ve
bunlara dökülen dere ve sulardır. Kızılırmak'a
akanların en önemlisi, Kayseri Ovası'nın ortasından
geçen Karasu'dur. Seyhan Nehri'nin en büyük kolu olan
Samantı Çayı, Uzunyayla'dan doğar. Bir süre Kayseri
ilinin sınırları İçinde aktıktan sonra Adana
topraklarında Seyhan Nehri'ne karışır.
ilin en önemli gölü, Sarıoğlan
ilçesi yakınlarındaki Tuzla Gölü'dür. Deniz düzeyinden
1.138 m. yükseklikte ve 23 km2, yüzölçümünde
olan bu göl, Hınzır Dağları'nın batı yamaçlarından gelen
akarsularla beslenir. Dışarıya akıntısı olmayan gölün
suyu çok tuzludur. Yaz aylarında suları çekilen göl
üzerinde kaıln bir tuz birikintisi meydana gelir.
Kurulan bir işletme ile bu tuz birikintileri toplanıp
artırılarak Kayseri'nin ve yakın illerin tuz ihtiyacı
karşılanır.
KAYSERİ İLİNDE EKONOMİ, TARIM VE
HAYVANCILIK
Endüstri gelişmesi bakımından 67
ilimiz arasında, 9'unculuğu alır. Başlıca
|
|
|
[AYSERİ İLİNİN TARİHİ
I merkzei Kayseri şehri ve çevresi,
İç Anadolu Bölgesi'nin en eski yer-sşme yörelerinden
birisidir. İl merkezinin kuzey - doğu kesiminde
Kara-öyük ya da Kültepe adıyla anılan yerde, M. ö.
25'inci yüzyıldan kaldığı anılan ve çivi yazılar taşıyan
tabletlere rastlanmıştır. Bunlar ve yine ehrin
yakınlarında ele geçen daha başka kalıntılardan Kayseri
ve çev-ssinin Hitit İmparatorluğu sınırları içinde yer
aldığı anlaşılmaktadır. Ba-il'liler (M. Ö. 2100 • 539)
ve Asur'lular (M. ö. 2000 • 612) da egemen-klerini bu
topraklara kadar genişlettiler. Kızılırmak yayının
güneyinde alan bu böülmde Kapadokya Krallığı adıyla
kurulan (M. 6. 380) dev-st, dörtyüz yıl kadar devam
ettiyse de bu süre içinde Anadolu'da ege-ıenlik sağlayan
çeşitli kavimlere baş eğmekten kurtulamadı. Böylece ütün
Anadolu gibi önce Büyük İskender'in fütuhatıyla
Makedonya İm-aratorluğu'nun (M. ö. 334), daha sonraları
da bu devletin parçalanmakla Selevkos (Asya Krallığı)
nın egemenliği altında kaldı.
ioma'lıların Kayseri yöresini ele
geçirmeleri M. O. 1'inci yüzyıla rastlar, apadokya
Devleti'nin 15 kralına, daha sonra da Roma'lıların aynı
adla nılan eyaletine başkent olan «Mazaca» ya da
«Eusobia» şehri, bugünkü merkezi Kayseri'nin hemen
yakınında ve güney - batı yönünde yer lıyordu. Şehir,
Kızılırmak boylarından, Karadeniz kıyılarından ve Toros
eçitlerinden gelen yollar üzerinde önemli bir ticaret
merkezi durumun-aydı. Bu yüzden doğudan gelen birçok
saldırıyla karşılaştı. rmeni Kralları'ndan Tigren II
tarafından yapılan bir saldırıda (M. ö. 7) ağır
yıkıntılara uğradığı gibi nüfusunun 400.000'e çıktığı
bir çağ-a da Sâsanî (iran) Hükümdarı Şapur'un şehre
girişi son derece kanlı e yıkıcı oldu.
.nadolu'da Hıristiyanlığın ilk
yerleşme merkezlerinden birisi olan Euso-ia
(Mazaca)'daki putataparlıkla ilgili bütün eserler,
imparator Theodosius arafından yokedildi. Şehir,
sonradan İmparator Justinianus zamanında eniden
onarılarak etrafı surla çevrildi. Eski çağların bu
bayındır şehrin-en, bugün birkaç hamam künkünden başka
hiçbir iz kalmadığı gibi şim-Iki Kayseri'nin bulunduğu
yere niçin ve ne zaman taşınıldığını belirten nemli bir
bilgi de yoktur.
oma imparatorluğu'nun ikiye
ayrılması (M. S. 395) üzerine Kayseri üresi de bütün
Anadolu'yla birlikte Bizans (Doğu RomaJ'ın payına üstü.
Bu dönemde ve 7'nci yüzyıldan başlayıp Bizans (İstanbul)
üzerine kınlar yapan Müslüman Arap'lar, Kayseri'yi de
690, 726, 729 ve 732 ıHarında dört defa ele geçirdiler.
ayseri ve çevresi, Alp Arslan'ın
Bizans'lılara karşı kazandığı Malazgirt aferi (1071)'den
kısa bir süre sonra Türk'ler tarafından fethedildi, ehri
ele geçiren Tursan Bey adındaki Türk kahramanı, bu
toprakları lelik Danişmend Ahmet Gazi'nin hükümetine
kattı. Kendisi de yörenin aliliği görevini aldı. Ama bir
süre sonra şehit düşmesi üzerine yerine ümüş Tigin Gazi
geçti (1094). Kayseri ve çevresinin en parlak çağı,
elçuklu Türkleri'nin egemenlikleri zamanıdır. Bu süre
içinde Kayseri, jrk'lerin en büyük merkezlerinden birisi
durumuna geldi. Kılıç Arsın II ülkevi 12 oğlu arasında
paylaştırdı (12'nci yüzyıl sonları).
öylece Kayseri ve çevresi Sultan
Nurettin Şah'ın payına düştü. Ama ardeşler arasında
birçok çekişmeye ve el değiştirmeye sahne olmak-m
kurtulamadı. Sonunda büyük Selçuklu Hakanı Alâeddin
Keykubat I ıhta geçince (1020), Kayseri yeniden
onarıldı, şehrin surları peki stildi. Gıyasettin
Keyhusrev zamanında yine önemli 'onarmalar gördü. »43
yılında İlhanlı'lar, Anadolu'nun büyük bölümünü ele
geçirerek slçuklu Türkleri'ne baş eğdirdiler.
İlhanlıların baskısından kaçan yerli ilkin kışkırtmaları
üzerine Mısır .- Suriye Türk - Memlûk Hükümdarı jltan
Baybars Anadolu üzerine yürüdü, ilhanlı'lar Elbistan'da
ağır bir
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
-endüstri kuruluşları: Sûmerbank
Bünyan Yünlü Dokuma Fabrikası, Kayseri Bez Fabrikası,
Şeker Fabrikası, Yem Fabrikası'dır. Ayrıca bir meyva
suyu bir kontrplâk, bir plâstik işleme, üç sabun ve bir
deterjan fabrikası vardır. Topraklarının % 25'i tarla, %
16'si nadas, % 17'si çayır - otlak, % 1'i orman, % 3 u
bağ - bahçe, % 38'i tarım dışı alandır. Buğday üretimi
ortalama 330.000 tondur. Çavdar 200.000 ton, arpa
115.000 ton, patates 110.000 ton, şeker pancarı 170.000
ton, üzüm 150.000 ton, sebze 50.000 ton, elma 26.000 ton
dolayındadır.
Hayvancılık Kayseri'de çok
gelişmiştir. Pastırmalarının ünlü, ülkemzi sınırlarını
aşıp dış dünyaya yayılmıştır. İlde, ortalama 950.000
koyun, 210.000 kıl keçisi, 4.000 tiftik keçisi, 260.000
sığır, 16.000 manda, 15.000 at, 50.000 eşek, 2.000
katır. 800.000. tavuk bulunur. Özellikle pastırma
yapmak için Doğu Anadolu'dan canlı hayvan getirtilir.
37.000 kadar arı kovanı .yardır.
KAYSERİ İLİNDEKİ TARİHÎ ANITLAR
Anadolu'da kurulan gelmiş geçmiş
Türk devletlerinden kalma eserlerin en büyük zenginlikle
yer aldığı ilimiz, Konya'dan sonra Kayseri'dir. İl
merkezindeki en eski Selçuklu yapısı, Hoca Hasan
Medresesi'dir (1193). Bundan önceki çağların ilk eseri
ise Danişmend'liler zamanında yapılan
|
ve 1750 m2.'lik yer
tutan Ulu Camidir. Cami ve yanındaki Melik Gazi
Medresesi 12'nci yüzyılda yapımlış, sonradan Selçuklular
tarafından onarımlıştır. (1205) Türk kahramanlarından
Muzafferettin Mahmut'un kızı Atsız Elti Hatun tarafından
yaptırılan (1210) Külük Camii de Kayseri'deki tarihî
eserler arasında önemli bir yer alır.
Çifte Medreseler adıyla anılan
Gıyasiye ve Şifaiye Medreseleri ise Gıya-settin
Keyhusrev I tarafından yaptırılmıştır (1206). Birincisi
o çağlara göre tıp fakültesi, ikincisi ise fakülteye
bağlı hastane olarak kullanılan değerli eserlerdir.
Medrese, cami, imaret (aşevi)':hamam ve bir
de türbeden meydana gelen külliye (site) ise Alâeddin
Keykubat l'in eşi Mahperi Sultan (Hand Hatun) tarafından
yaptırılmıştır (1238). Hacı Kılıç Medrese ve Camii
(1250), Vezirlerden Sahip - Atâ Fahrettin Ali tarafından
yaptırılan (1267) Sahâbiye Medresesi ön duvarlarının
süslemeleriyle ünlü bir yapı olarak pek değerli bir
sanat eseridir. Bunlardan başka İlhanlılar ve
Eretnaoğulları zamanından kalan Köşk Medresesi'yle
birçok kümbet (türbe); Dulkadıroğulları'ndan kalan
Hatuniye Medresesi (1432), Kayseri'deki tarihî eserler
arasındadır. Osmanlı Türkleri çağında Mimar Sinan
tarafından yapılan (1585) Hacı Ahmet Paşa Camii
(Kurşunlu Cami) ve Lala Paşa Camii de ünlü sanat
eserleridir. Vezirhanı (17'nci yüzyıl) ve Pamukhanı da
Osmanlı Türk mimarlığının Kayseri'deki örneklerinden
ikisidir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kayseri'deki evlerin
birçoğ eski eserleri arındırmakla
|
|
|
|
|
|
|
|
|
roı yapılandır.
Aşağıdaki
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İlginç bir sokak
görülüyor.
|
|
|
|
|
KAYSERİ'YLE İLGİLİ
BAZI RAKAMLAR
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
: 598.693 (1970
sayımına flöre)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kayseri ili, hızla
artan nüfusuyla Türkiye'nin 9'un>
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
BUCAK (Parantez
içindekiler köy veya mah. sayısıdır.)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Erkilet (14), Hacılar
(4), Himmetdede (11), Bağyurdu (12), Güneşli
(16), Talaş (14).
|
|
|
|
|
|
Merkez (26), Akkışla
(14), Elbaşi (12).
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Merkez (45), Kaynar
(18), örenşehir (19), Pazarören (34),
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Merkez (31), Toklar
(23).
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|