EDİRNE İLGİLİ BİLGİLER - EDİRNE ÇİÇEKÇİLİK
Kapak : Selimiye Camii'nden
Edirne'ye bir bakış.
|
|
|
|
|
|
EDİRNE ADI
NEREDEN
GELtYOR?
Eski çağlarda Tark'lar
tarafından temelleri atı lan bugünkü Edirne şehri,
Roma İmparatoru Hadrianus (117-138) zamanında
yeniden kuru-lurcasına onarıldı. Böylece imparatora
bir saygı gösterisinde bulunmak üzere şehre
«Hadrianpolis» (Hadrianus'un şehri) adı verildi.
Fransızların «Andrinople»
deyimi ile birlikte bugünkü «Edirne» kelimesinin
kökü de böylece «Hadrianopolis» ten gelir.
Murat I şehri aldıktan sonra
İlhaıüı hükümdarına gönderdiği «fetihname» de
doğrudan doğruya «Edirne» kelimesin ikullanmış ▼e
ondan sonra Türk'ler arasında bu ad
kesinleşmiştir.
|
Avrupa'dan karayoluyla yurdumuza
gelen herkes, Edirne ilimize 18 km. uzaklıktaki
«Kapıkule» de topraklarımıza ayak basar. Bir sınır şehri
ve bölgesi durumun da olan Edirne ilinin bu bakımdan
yurdumuzdaki önemi büyüktür. Osmanlı Türkleri'nin
Bursa*dan sonn uzun süre üçüncü başkent olarak kullan
dıkları bu şehir, 1800 yılına kadaı 300.000 nüfusuyla
İstanbul, Londra, Pa ris ve Napoli'den sonra bütün
Avrupa'na beşinci büyük şehri durumundaydı. Bu balam
dan, İstanbul ve Bursa'dan sonra Osmanlı Türk leri'nin
en değerli mimarlık eserleri Edirne'dt toplanmıştır.
İstanbul'un fethinden sonra da
«Paşa Sancağı) sanıyla anılan Edirne, askerî bir üs ve
kültüı merkezi önemini muhafaza etti. 18'inci yüzyıl
dan sonra birbiri ardından geçirdiği yangınla ve
birkaç defa uğradığı düşman saldırılarıyh şehir gittikçe
sönükleşti.
Son yıllarda yapılan İstanbul -
Londra asfaltı nın geçmesiyle bu tarihî şehrimizin önemi
art mış, yeni yeni yapılar ve onarımlarla kalkınma ya
başlamıştır.
Her yıl düzenlenen geleneksel
«Kırkpınar Gü reşleri», tarihî anıtları, zengin müzesi
Meriç h yılarındaki dinlenme evleri ve «Rumeli Türkü
leri» nden meydana gelen zengin folkloruyl Edirne, gün
geçtikçe turistik değer kazanan bi
ilimizdir.
|
|
|
EDİRNE
ILININ
TARİHİ
İlin merkezi Edirne şehrinin ilk
çağlarda Trak'lar tarafında bir pazar yeri olarak
kurulduğu, sonradan bu yerin Makedoı yalılar ve
Romalılar çağında geliştirildiği kesinlikle bilinme
tedir. Bizans çağında Avar Türkleri (586), Bulgar
Türkleri (91' ve Peçenek Türkleri (1050 ve 1074)
tarafından şehir birçc defa kuşatıldı.
Edirne'nin Türk'ler tarafından
Bizans'tan alınışı, Murat l'l tahta çıkışının ilk
aylarına rastlar (Temmuz 1362). Osman Türkleri'nin
Avrupa'ya çıkışlarında önemli bir askerî üs d rumuna
getirilen Edirne, Bursa ile birlikte uzun yıllar impar
torluğun çifte merkezlerinden biri oldu. 17'nci yüzyıla
kadı dünyanın en büyük birkaç şehrinden biri de Edirne
idi. 18'in yüzyıldan sonra gerilemeye başlayan şehir,
1745 ve 1751 y larında çıkan iki yangın sonunda 60
mahallesiyle yanıp k oldu. Edirne, biri 1829'da, öbürü
de 1878'de olmak üzere i kere. Rus'ların eline geçti.
Balkan Savaşları'nda bir arat (26 Mart 1913) Bulgar'lar
tarafından alınan şehir çok zar gördü, dünyada belki de
bir başka örneği görülemeyecek d
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
recede sönüp geriledi. Birinci Dünya
Savaşı'ndan sonra da Yunan saldırısına uğrayan Edirne
(1920 Temmuz) iki yıldan fazla düşman elinde kaldı.
Kurtuluş Savaşı'mızın zaferle sonuçlanması üzerine
Osmanlı Türk İmparatorluğu'nun bu çüncü başkenti de
düşmandan kurtulup geri alındı. (25 Kasım 1922).
EDİRNE İLİNİN COĞRAFYA KONUMU VE
DURUMU
Edirne, Avrupa topraklarında yer
alan ve coğrafya konumuyla Marmara Bölgesi'nin Ergene
bölümünde bulunan bir ilimizdir. Topraklarını doğuda
Tekirdağ ve Kırklareli illeri; güneyde Ege Denizi,
batıda Yunanistan, kuzeyde Bulgaristan sınırları
çevirir.
İlin kuzey kesimi, Istranca
Dağları'nın batı kollarıyla kaplıdır. Bu kesim, aynı
zamanda kuzey-güney doğrultulu ve vadilerle
yarıldığından yereyler oldukça engebelidir. İlin geri
kalan bölümlerindeki yereylerin çoğunluğu 0-250 m.
arasında değişen düzlüklerdir. Ergene Nehri boyunca
devam eddn düzlük-lerse doğudan batıya yöneldikçe
yüksekliklerini gittikçe kaybederek Meriç Ovası'yla
birleşir. Uzunköprü ilçesinin batısında Ergene ve Meriç
Nehirleri arasında bir yarımada bici-" mini alan çevre
hafif dalgalı bir görünüştedir. Bu kesimde yükseklikleri
130 m.'yi aşmıyan tepeler göze çarpar. İl çevresinde
250-500 m.'yi bulan yüksekliklere güney kesimindeki
Keşan yakınlarında ve Enez'in doğusunda rastlanır.
İKLİM
VE BİTKİLER
Edirne ilinde kış ayları genel
olarak sert, kuru soğuk, yaz ayları ise çok sıcak
geçer. İl merkezinde yıllık ortalama sıcaklık
|
|
|
|
Osmanlı Türk padişahlarının Tunca
Nehri kıyılarında yaptırdıkları kasırlardan birinin eski
bir görünüşü.
|
|
|
13,7 derece, en soğuk ay ortalaması
ise 1,7 derecedir. Yıllık yağış, ortalama olarak 598
mm.'dir.
Bu yağış kuzeydeki Istrancalar'a
doğru gidildikçe daha da yükselir. Kış aylarındaki
yağışlar birkaç hafta kar şeklinde düşer. İlin
kuzeyindeki Istranca Dağları'nın üzeri meşe ve kestane
ormanlarıyla kaplıdır. Güneydeki düzlükler bitkisiz
bozkırlar durumundadır. Daha güneydeki Enez yöreleri ise
makilerle örtülüdür.
AKARSULAR
VE
GÖLLER
İlin en önemli akarsuyu Meriç
Nehri'dir. Bulgaristan'daki Rila Dağları'ndan doğan bu
nehir, Edirne şehri yakınlarında Tunca ve Arda kollarını
alır. Kuzey - güney doğrultusunda Türkiye -
|
|
|
EDİRNE İLİ İLE İLGİLİ BİRKAÇ RAKAM
Nüfusu
316.425
(1970 sayımına göre)
Nüfus Yoğunluğu
Km.*'ye 50 kişi
Yüzölçümü
:
6.276 km.2
EDİRNE İLİNİN İDARİ BÖLÜNÜŞÜ
İLCE
NÜFUS BUCAK
(Parantez içindekiler
|
|
|
|
|
ırını çizer. İpsala yakınlarında ise
hemen bütün
|
|
|
|
|
|
Trakya bölgesinin sularını toplayan
en büyük kolu Ergene ile birleşir. Nehir, Enez
yakinlarında yaptığı bir deltadan sonra Ege Denizi'ne
dökülür.
Meriç Nehri'nin bu deltası irili
ufaklı birçok gölle kaplıdır. Bu göllerden dördü
Yunanistan topraklarında, öbürleri sınırlarımız
içindedir. En büyükleri Enez'in kuzeyinde yer alan Gala
Gölü (9,5 km2.), Dalyan ve Bücürmene
gölleridir.
EKONOMİ
VE
TARIM
Edirne halkının büyük bir çoğunluğu
geçimini tarımla sağlar. İl topraklarının % 51'i tarıma
elverişlidir. Geri kalan yereylerin % 9,7'si ormanlar, %
10'u çayır ve otlaklar, % 16'sı ürüne elverişli olmayan
yerlerdir. Tarım alanlarının büyük bir çoğunluğu tahıl
türlerine ayrılmıştır. Ekilen 322 bin hektardan 234.000
ton buğday, 40.000 hektardan da 46.000 ton arpa
alınmıştır (1971 yılına göre). İpsala ve Enez
ilçelerinde pirinç tarlaları büyük bir alan kaplar.
(23.000 ton). «Kulaklı» adıyla ünlü
103
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ni Saray» adını alan bir köşkler,
kasırlar topluluğu oldu. «Edirne Saray-ı "Hümayunu»
(İmparatorluk Sarayı) adı verilen bu yapı İstanbul'daki
Topkapı sarayından sonra bütün imparatorluğun en büyük
saray ■topluluğu niteliğindedir. Geniş bahçeler içinde
yçr'alan «Edirne Saray-ı Hümayunu» nun yapımına Murat
ll'nin padişahlık yıllarında başlanılmış, daha sonra
Fatih Sultan Mehmet, Kanunî Sultan Süleyman, Selim II,
Ahmet I, Osman II tarafından yeni köşkler ve kasırlarla
genişletilmiş, zenginleştirilmiştir.
17'nci yüzyılda bu sarayda
yaşayanların sayısı 10.000 kişiyi geçiyordu. Birçok
düşman saldırısı, deprem ve yangınlar yüzünden bugün bu
tarihî yapılardan pek azı ayakta kalmıştır.
ÜÇ
ŞEREFELİ
CAMİ
V
Murat II tarafından yaptırılan ve
inşası 9 yıl süren (1438 -1447) Üç Şerefeli Cami,
15'inci yüzyıl Osmanlı-Türk mimarlığı'nın üstün sanat
eserlerindendir. Camiin, biri üç, biri iki ve öbür ikisi
de birer şerefeli olan dört minaresi vardır. Bundan
ötürü «Üç Şerefeli» adıyla anılan camiin 67,62 m.
yüksekliğindeki bu minareleri dünyanın en yüksek
minareleri arasında yer alır. Bu minarelerin her
şerefesine ayrı merdivenlerden çıkılır. Mimar Sinan
sonradan bu tarzı ünlü Selimiye Camii minarelerinde de
uygulamıştır. Minarelerin herbiri baklava biçimi, şişha-neli,
çubuklu ve burmalı süslemelerle son derece değerli
birer sanat eseridir. Cami'de kışları musluklardan
sıcak su akıtacak bir düzen kurulmuştu.
SULTAN
BAYEZİT
KÜLLİYESİ
Edirne'de Bayezit II tarafından
Mimar Hayrettin'e yaptırılan (1484-1488) ve kendi adıyla
anılan cami ile külliye (Üniversite sitesi)
Osmanlı-Türk uygarlığı'nın çok önemli yapılarıdır.
Camiin kubbesinin çapı 22,55 metredir. 100 kadar
kubbeden meydana gelen külliyenin görünüşü son derece
göz alıcıdır.
O çağda Bayezit ll'nin buyruğuyla
külliyenin bakım ve yönetimine 167*memur atanmıştı.
Külliye şifahanelerine (Hastane) bağlı ayrı bir «göz
kliniği» olduğu gibi hastaları müzikle tedavi eden bir
de akıl hastanesi bölümü vardı. Burada uygulanan tedavi
ve öğretim o çağlar için çok ileri bir dereceydi.
SİNAN'IN EN ÜSTÜN ESERİ: SELİMİYE
Selim M (1524-1574) tarafından
yaptırılan Selimiye Camii, imparatorluğun ünlü
sanatçısı Mimar Sinan'ın en üstün eseridir. Yapımı 6 yıl
sürmüştür (1569-1575).
Selimiye Camii'nin 31,28 metre
çapındaki kubbesi, Ayasofya'-nın ünlü kubbesinden «6
Zira» (Zirâ-ı mimarî, eski mimarlıkta kullanılan bir
ölçü birimidir ve 1 zirâ-ı mimarî 75,03 sm.'e eşittir.)
daha geniş ve 15,86 metre yüksekliğiyle 1 metre kadar
daha yüksektir.
Camiin, birbirine eşit yapıdaki üçer
şerefeli dört minaresinden herbiri 70,89 metre
yüksekliğindedir. Bu yükseklik, Yeni Delhi'deki «Kutb-u
Minâr» adıyla anılan minareden sonra bütün dünyada en
yüksek olanıdır.
Ama Selimiye minarelerindeki ince
yapı ve sanat üstünlüğüne yeryüzünde hiçbir camide
raslanmaz. Mimar Sinan, Selimiye'yi ustalık döneminin
eseri olarak nitelendirir
|
|
|
Avrupa'dan karayoluyla yurdumuza
gelen herkes, Edirne'ye 18 km. «Kapıkule» de
topraklarımıza ayak basar. Resmide, Türk - Bulgar
|
|
|
sınırındaki bu ünlü karakol ve
sınır kapısı görülüyor.
|
|
|
pirinç İpsala yakınlarında bu adla
anılan çiftlikten elde edilir. Edirne ilinde endüstri
bitkilerinden şeker pancarı ve ayçiçeği ekimi de önemli
bir yer tutar. Son yıllarda bitkisel yağ fabrikalarının
artması üzerine ayçiçeği ekimi de gelişmiştir. Çıkan
ayçiçeği 1971'de, 90 bin, şeker pancarı 105 bin tondur.
TARİHÎ
ANIT VE
YAPITLAR
İstanbul ve Bursa'dan sonra Osmanlı
Türkleri'nin meydana getirdikleri en ünlü tarihî
yapıtlar Edirne'dedir. Uzun yıllar İmparatorluğun Bursa
ile birlikte çifte başkenti olarak kalan Edirne'de ilk
Türk yapısı cami Murat I tarafından yaptırıldı. Daha
sonra yapılan Yıldırım Bayezti Camii (1399) ile Eski
Cami (1413) Edirne'nin en eski yapıları arasında
sayılır. Bunların yanında Muradiye (1435) ve Darül -
Hadis Camileri (1453), aşağıda daha geniş anlatılacak
olan Üç Şerefeli Cami, Bayezit II Cami ve Külliyesi,
Selimiye Camii ile saraylar, kasırlar, hanlar,
medreseler, kervansaraylar, hamamlar, çeşmeler
sayılamayacak kadar çoktur.
EDİRNE
SARAY-I
HÜMAYUNU
Edirne'nin Türk'ler trafından
alınmasından sonra Tunca Nehri'-nin iki kolu arasında ve
ada biçimindeki alanda Osmanlı Türk Padişahlarının saray
ve kasırları yer alıyordu. Eski Saray adıyla anılan bu
yapılar, sonradan yeni yeni ek ve onarımlarla «Ye-
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|