EDİRNE ÇİÇEKÇİLER

EDİRNE ÇİÇEK GÖNDERMEK VE DİĞER ÇİÇEKLERİ GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Gül Buketi

siparis


Sandıkta Güller

siparis


Güzel Bir Buket

siparis


Kalpte Güller

siparis


Tek Kutuda Gül

siparis


Cam vazoda Güller

siparis

EDİRNE İLGİLİ YAZILAR

EDİRNE Çiçek , EDİRNE Çiçekçi , EDİRNE Çiçekçilik , EDİRNE Çiçekçiler , EDİRNEDE Çiçekçi , EDİRNE Çiçek yolla , EDİRNE Çiçek gönder , EDİRNE Çiçek siparişi , EDİRNE Çiçek satışı , EDİRNEDEKİ Çiçekçiler, EDİRNE Online çiçekçi,

                          DİĞER İLLER İÇİN ÇİÇEK SİPARİŞİ VERİN

 

Çiçekçi Menüsü
Bu bölümde internet üzerinden çiçek siparişi gönderebilir ve göndereceğiniz şehir hakkında bilgi edine bilirsiniz.

ANKARA Çiçek Gönder
---------------------------------
İZMİR Çiçek Gönder
---------------------------------
ESKİŞEHİR Çiçek Gönder
---------------------------------
İSTANBUL Çiçek Gönder
---------------------------------
BURSA Çiçek Gönder
---------------------------------
ANTALYA Çiçek Gönder
---------------------------------
ADANA Çiçek Gönder
---------------------------------
MERSİN Çiçek Gönder
---------------------------------
KONYA Çiçek Gönder
---------------------------------
SAMSUN Çiçek Gönder
---------------------------------
DENİZLİ Çiçek Gönder
---------------------------------
GAZİANTEP Çiçek Gönder
---------------------------------
KAYSERİ Çiçek Gönder
---------------------------------
KOCAELİ Çiçek Gönder
---------------------------------
İZMİT Çiçek Gönder
---------------------------------
EDİRNE Çiçek Gönder

Şu an EDİRNE ÇİÇEK bölümündesiniz bu bölümde EDİRNE ile ilgili bilgi bulabilir ve EDİRNE ÇİÇEK gönderebilirsiniz

çiçekçi

EDİRNE İLGİLİ BİLGİLER - EDİRNE ÇİÇEKÇİLİK

Kapak : Selimiye Camii'nden Edirne'ye bir bakış.
EDİRNE ADI
NEREDEN
GELtYOR?
Eski çağlarda Tark'lar tarafından temelleri atı lan bugünkü Edirne şeh­ri, Roma İmparatoru Hadrianus (117-138) za­manında yeniden kuru-lurcasına onarıldı. Böylece imparatora bir saygı gösterisinde bulunmak üzere şehre «Hadrianpolis» (Hadrianus'un şehri) adı verildi.
Fransızların «Andrinople» deyimi ile birlikte bugünkü «Edirne» kelimesi­nin kökü de böylece «Hadrianopolis» ten gelir.
Murat I şehri aldıktan sonra İlhaıüı hükümdarına gönderdiği «fetihna­me» de doğrudan doğruya «Edirne» kelimesin ikullanmış ▼e ondan sonra Türk'­ler arasında bu ad ke­sinleşmiştir.
Avrupa'dan karayoluyla yurdumuza ge­len herkes, Edirne ilimize 18 km. uzaklık­taki «Kapıkule» de topraklarımıza ayak basar. Bir sınır şehri ve bölgesi durumun da olan Edirne ilinin bu bakımdan yurdu­muzdaki önemi büyüktür. Osmanlı Türkleri'nin Bursa*dan sonn uzun süre üçüncü başkent olarak kullan dıkları bu şehir, 1800 yılına kadaı 300.000 nüfusuyla İstanbul, Londra, Pa ris ve Napoli'den sonra bütün Avrupa'na beşinci büyük şehri durumundaydı. Bu balam dan, İstanbul ve Bursa'dan sonra Osmanlı Türk leri'nin en değerli mimarlık eserleri Edirne'dt toplanmıştır.
İstanbul'un fethinden sonra da «Paşa Sancağı) sanıyla anılan Edirne, askerî bir üs ve kültüı merkezi önemini muhafaza etti. 18'inci yüzyıl dan sonra birbiri ardından geçirdiği yangınla ve birkaç defa uğradığı düşman saldırılarıyh şehir gittikçe sönükleşti.
Son yıllarda yapılan İstanbul - Londra asfaltı nın geçmesiyle bu tarihî şehrimizin önemi art mış, yeni yeni yapılar ve onarımlarla kalkınma ya başlamıştır.
Her yıl düzenlenen geleneksel «Kırkpınar Gü reşleri», tarihî anıtları, zengin müzesi Meriç h yılarındaki dinlenme evleri ve «Rumeli Türkü leri» nden meydana gelen zengin folkloruyl Edirne, gün geçtikçe turistik değer kazanan bi ilimizdir.
EDİRNE ILININ TARİHİ
İlin merkezi Edirne şehrinin ilk çağlarda Trak'lar tarafında bir pazar yeri olarak kurulduğu, sonradan bu yerin Makedoı yalılar ve Romalılar çağında geliştirildiği kesinlikle bilinme tedir. Bizans çağında Avar Türkleri (586), Bulgar Türkleri (91' ve Peçenek Türkleri (1050 ve 1074) tarafından şehir birçc defa kuşatıldı.
Edirne'nin Türk'ler tarafından Bizans'tan alınışı, Murat l'l tahta çıkışının ilk aylarına rastlar (Temmuz 1362). Osman Türkleri'nin Avrupa'ya çıkışlarında önemli bir askerî üs d rumuna getirilen Edirne, Bursa ile birlikte uzun yıllar impar torluğun çifte merkezlerinden biri oldu. 17'nci yüzyıla kadı dünyanın en büyük birkaç şehrinden biri de Edirne idi. 18'in yüzyıldan sonra gerilemeye başlayan şehir, 1745 ve 1751 y larında çıkan iki yangın sonunda 60 mahallesiyle yanıp k oldu. Edirne, biri 1829'da, öbürü de 1878'de olmak üzere i kere. Rus'ların eline geçti. Balkan Savaşları'nda bir arat (26 Mart 1913) Bulgar'lar tarafından alınan şehir çok zar gördü, dünyada belki de bir başka örneği görülemeyecek d
102
recede sönüp geriledi. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra da Yunan saldırısına uğrayan Edirne (1920 Temmuz) iki yıldan fazla düşman elinde kaldı. Kurtuluş Savaşı'mızın zaferle so­nuçlanması üzerine Osmanlı Türk İmparatorluğu'nun bu çüncü başkenti de düşmandan kurtulup geri alındı. (25 Kasım 1922).
EDİRNE İLİNİN COĞRAFYA KONUMU VE DURUMU
Edirne, Avrupa topraklarında yer alan ve coğrafya konumuyla Marmara Bölgesi'nin Ergene bölümünde bulunan bir ilimizdir. Topraklarını doğuda Tekirdağ ve Kırklareli illeri; güneyde Ege Denizi, batıda Yunanistan, kuzeyde Bulgaristan sınırları çevirir.
İlin kuzey kesimi, Istranca Dağları'nın batı kollarıyla kaplıdır. Bu kesim, aynı zamanda kuzey-güney doğrultulu ve vadilerle yarıldığından yereyler oldukça engebelidir. İlin geri kalan bölümlerindeki yereylerin çoğunluğu 0-250 m. arasında deği­şen düzlüklerdir. Ergene Nehri boyunca devam eddn düzlük-lerse doğudan batıya yöneldikçe yüksekliklerini gittikçe kay­bederek Meriç Ovası'yla birleşir. Uzunköprü ilçesinin batı­sında Ergene ve Meriç Nehirleri arasında bir yarımada bici-" mini alan çevre hafif dalgalı bir görünüştedir. Bu kesimde yükseklikleri 130 m.'yi aşmıyan tepeler göze çarpar. İl çevre­sinde 250-500 m.'yi bulan yüksekliklere güney kesimindeki Keşan yakınlarında ve Enez'in doğusunda rastlanır.
İKLİM VE BİTKİLER
Edirne ilinde kış ayları genel olarak sert, kuru soğuk, yaz ay­ları ise çok sıcak geçer. İl merkezinde yıllık ortalama sıcaklık
Osmanlı Türk padişahlarının Tunca Nehri kıyılarında yaptırdıkları kasırlardan birinin eski bir görünüşü.
13,7 derece, en soğuk ay ortalaması ise 1,7 derecedir. Yıllık yağış, ortalama olarak 598 mm.'dir.
Bu yağış kuzeydeki Istrancalar'a doğru gidildikçe daha da yükselir. Kış aylarındaki yağışlar birkaç hafta kar şeklinde düşer. İlin kuzeyindeki Istranca Dağları'nın üzeri meşe ve kestane ormanlarıyla kaplıdır. Güneydeki düzlükler bitkisiz bozkırlar durumundadır. Daha güneydeki Enez yöreleri ise makilerle örtülüdür.
AKARSULAR VE GÖLLER
İlin en önemli akarsuyu Meriç Nehri'dir. Bulgaristan'daki Rila Dağları'ndan doğan bu nehir, Edirne şehri yakınlarında Tunca ve Arda kollarını alır. Kuzey - güney doğrultusunda Türkiye -
EDİRNE İLİ İLE İLGİLİ BİRKAÇ RAKAM
Nüfusu                                      316.425
(1970 sayımına göre) Nüfus Yoğunluğu                        Km.*'ye 50 kişi
Yüzölçümü                           : 6.276 km.2
EDİRNE İLİNİN İDARİ BÖLÜNÜŞÜ İLCE                            NÜFUS BUCAK (Parantez içindekiler
Yunanistan sın
14
ırını çizer. İpsala yakınlarında ise hemen bütün
Trakya bölgesinin sularını toplayan en büyük kolu Ergene ile birleşir. Nehir, Enez yakinlarında yaptığı bir deltadan sonra Ege Denizi'ne dökülür.
Meriç Nehri'nin bu deltası irili ufaklı birçok gölle kaplıdır. Bu göllerden dördü Yunanistan topraklarında, öbürleri sınırlarımız içindedir. En büyükleri Enez'in kuzeyinde yer alan Gala Gölü (9,5 km2.), Dalyan ve Bücürmene gölleridir.
EKONOMİ VE TARIM
Edirne halkının büyük bir çoğunluğu geçimini tarımla sağlar. İl topraklarının % 51'i tarıma elverişlidir. Geri kalan yereylerin % 9,7'si ormanlar, % 10'u çayır ve otlaklar, % 16'sı ürüne el­verişli olmayan yerlerdir. Tarım alanlarının büyük bir çoğun­luğu tahıl türlerine ayrılmıştır. Ekilen 322 bin hektardan 234.000 ton buğday, 40.000 hektardan da 46.000 ton arpa alın­mıştır (1971 yılına göre). İpsala ve Enez ilçelerinde pirinç tar­laları büyük bir alan kaplar. (23.000 ton). «Kulaklı» adıyla ünlü
103
ni Saray» adını alan bir köşkler, kasırlar topluluğu oldu. «Edir­ne Saray-ı "Hümayunu» (İmparatorluk Sarayı) adı verilen bu yapı İstanbul'daki Topkapı sarayından sonra bütün imparator­luğun en büyük saray ■topluluğu niteliğindedir. Geniş bahçeler içinde yçr'alan «Edirne Saray-ı Hümayunu» nun yapımına Murat ll'nin padişahlık yıllarında başlanılmış, daha sonra Fatih Sultan Mehmet, Kanunî Sultan Süleyman, Selim II, Ahmet I, Osman II tarafından yeni köşkler ve kasırlarla ge­nişletilmiş, zenginleştirilmiştir.
17'nci yüzyılda bu sarayda yaşayanların sayısı 10.000 kişiyi geçiyordu. Birçok düşman saldırısı, deprem ve yangınlar yü­zünden bugün bu tarihî yapılardan pek azı ayakta kalmıştır.
ÜÇ ŞEREFELİ CAMİ                                    V
Murat II tarafından yaptırılan ve inşası 9 yıl süren (1438 -1447) Üç Şerefeli Cami, 15'inci yüzyıl Osmanlı-Türk mimarlığı'nın üstün sanat eserlerindendir. Camiin, biri üç, biri iki ve öbür ikisi de birer şerefeli olan dört minaresi vardır. Bundan ötürü «Üç Şerefeli» adıyla anılan camiin 67,62 m. yüksekliğindeki bu minareleri dünyanın en yüksek minareleri arasında yer alır. Bu minarelerin her şerefesine ayrı merdivenlerden çıkılır. Mi­mar Sinan sonradan bu tarzı ünlü Selimiye Camii minarelerin­de de uygulamıştır. Minarelerin herbiri baklava biçimi, şişha-neli, çubuklu ve burmalı süslemelerle son derece değerli bi­rer sanat eseridir. Cami'de kışları musluklardan sıcak su akı­tacak bir düzen kurulmuştu.
SULTAN BAYEZİT KÜLLİYESİ
Edirne'de Bayezit II tarafından Mimar Hayrettin'e yaptırılan (1484-1488) ve kendi adıyla anılan cami ile külliye (Üniver­site sitesi) Osmanlı-Türk uygarlığı'nın çok önemli yapıları­dır. Camiin kubbesinin çapı 22,55 metredir. 100 kadar kubbe­den meydana gelen külliyenin görünüşü son derece göz alı­cıdır.
O çağda Bayezit ll'nin buyruğuyla külliyenin bakım ve yöneti­mine 167*memur atanmıştı. Külliye şifahanelerine (Hastane) bağlı ayrı bir «göz kliniği» olduğu gibi hastaları müzikle te­davi eden bir de akıl hastanesi bölümü vardı. Burada uygula­nan tedavi ve öğretim o çağlar için çok ileri bir dereceydi.
SİNAN'IN EN ÜSTÜN ESERİ: SELİMİYE
Selim M (1524-1574) tarafından yaptırılan Selimiye Camii, im­paratorluğun ünlü sanatçısı Mimar Sinan'ın en üstün eseridir. Yapımı 6 yıl sürmüştür (1569-1575).
Selimiye Camii'nin 31,28 metre çapındaki kubbesi, Ayasofya'-nın ünlü kubbesinden «6 Zira» (Zirâ-ı mimarî, eski mimarlıkta kullanılan bir ölçü birimidir ve 1 zirâ-ı mimarî 75,03 sm.'e eşittir.) daha geniş ve 15,86 metre yüksekliğiyle 1 metre ka­dar daha yüksektir.
Camiin, birbirine eşit yapıdaki üçer şerefeli dört minaresin­den herbiri 70,89 metre yüksekliğindedir. Bu yükseklik, Yeni Delhi'deki «Kutb-u Minâr» adıyla anılan minareden sonra bü­tün dünyada en yüksek olanıdır.
Ama Selimiye minarelerindeki ince yapı ve sanat üstünlüğüne yeryüzünde hiçbir camide raslanmaz. Mimar Sinan, Selimiye'yi ustalık döneminin eseri olarak nitelendirir
Avrupa'dan karayoluyla yurdumuza gelen herkes, Edirne'ye 18 km. «Kapıkule» de topraklarımıza ayak basar. Resmide, Türk - Bulgar
sınırındaki bu ünlü karakol ve sınır kapısı görülüyor.
pirinç İpsala yakınlarında bu adla anılan çiftlikten elde edilir. Edirne ilinde endüstri bitkilerinden şeker pancarı ve ayçiçeği ekimi de önemli bir yer tutar. Son yıllarda bitkisel yağ fabri­kalarının artması üzerine ayçiçeği ekimi de gelişmiştir. Çıkan ayçiçeği 1971'de, 90 bin, şeker pancarı 105 bin tondur.
TARİHÎ ANIT VE YAPITLAR
İstanbul ve Bursa'dan sonra Osmanlı Türkleri'nin meydana ge­tirdikleri en ünlü tarihî yapıtlar Edirne'dedir. Uzun yıllar İm­paratorluğun Bursa ile birlikte çifte başkenti olarak kalan Edir­ne'de ilk Türk yapısı cami Murat I tarafından yaptırıldı. Daha sonra yapılan Yıldırım Bayezti Camii (1399) ile Eski Cami (1413) Edirne'nin en eski yapıları arasında sayılır. Bunların yanında Muradiye (1435) ve Darül - Hadis Camileri (1453), aşağıda daha geniş anlatılacak olan Üç Şerefeli Cami, Bayezit II Cami ve Külliyesi, Selimiye Camii ile saraylar, ka­sırlar, hanlar, medreseler, kervansaraylar, hamamlar, çeşme­ler sayılamayacak kadar çoktur.
EDİRNE SARAY-I HÜMAYUNU
Edirne'nin Türk'ler trafından alınmasından sonra Tunca Nehri'-nin iki kolu arasında ve ada biçimindeki alanda Osmanlı Türk Padişahlarının saray ve kasırları yer alıyordu. Eski Saray adıy­la anılan bu yapılar, sonradan yeni yeni ek ve onarımlarla «Ye-
4